Batı Şeria Patlama Eşiğinde: Silahlı Yerleşimciler ve Belirsiz Devlet Krizi
Dünya, “Filistin direnişinin silahsızlandırılması” gerekliliğini ısrarla isterken, herkesin görmezden geldiği daha temel ve tehlikeli bir soru var: Batı Şeria’deki yasadışı Yahudi yerleşimcilerin silahlarını kim toplayacak?
İşgal altındaki Batı Şeria'da, Filistin şehirlerinin Yahudi yerleşimciler tarafından ele geçirilen ve şu anda onların yaşadığı toprakların yanında yer almasıyla iç içe geçtiği bir coğrafyada hızla kötüleşerek, Filistin-İsrail çatışmasında ve belki de tüm bölgenin geleceğini kökten değiştirebilir.
Yerleşimcilerin Gölgesinde Çöken Gerçeklik
Batı Şeria son haftalarda eşi görülmemiş bir yerleşimci şiddetine sahne oluyor. Artık bu yerleşimciler, fiilen İsrail ordusuna paralel bir güç gibi hareket ediyor. Silahlı yerleşimci gruplar, organize milisler hâline gelmiş durumda; her gün Filistin köylerine saldırılar düzenliyor, evleri ve araçları ateşe veriyor, sivil halka kurşun sıkıyor. Tüm bunlar ise doğrudan İsrail ordusunun koruması altında gerçekleşiyor.
Filistinli kaynaklara göre, bu saldırılar sonucunda 60’tan fazla yerleşim birimi boşaltılmak zorunda kaldı, 100’den fazla Filistinli öldü veya yaralandı. İsrail ordusu ise aynı zamanda, daha önce esir takasıyla serbest bırakılmış Filistinlileri de kapsayan geniş çaplı tutuklama operasyonlarını sürdürerek, uluslararası anlaşmaları açıkça ihlal ediyor.
Parçalanmış Bir Coğrafya, Belirsiz Bir Gelecek
Batı Şeria artık bütünlüğünü kaybetmiş durumda. Uzmanlar, bu bölgeyi “İsviçre peyniri”ne benzetiyor; çünkü artan Yahudi yerleşimleri, Filistin topraklarını ada adacıklarına bölmüş durumda. Bu tablo içinde “iki devletli çözüm” artık içi boş bir slogan haline geldi. İsrail liderleri ise Filistinlilere eşit haklar tanıyacak tek devletli çözümü de kesin bir dille reddediyor.
Ortaya çıkan bu kasıtlı siyasi boşluk, İsrail’in derin stratejik hedefini açığa çıkarıyor: Sorunu çözmek yerine yönetmek, toprağa güvenlik ve yerleşim politikalarıyla hâkim olmak ve yaşanabilir bir Filistin devletinin kurulma ihtimalini tamamen ortadan kaldırmak.
Gazze Sonrası: Kasıtlı Bir Tırmanış mı, Uzun Vadeli Bir Strateji mi?
Gazze Şeridi'nde ateşkes ilan edilmesinin ardından gözler Batı Şeria'ya çevrildi. Özellikle dağınık Filistin topraklarına yeni yerleşim birimleri kuran yerleşimcilerin saldırıları arttı. Bu gruplar, gündüz vakti organize saldırılar düzenliyor; ateşli silahlar, kesici aletler ve gaz bombaları kullanıyor. Son olaylardan birinde, Filistinlilere ait yedi araç yakıldı, 2.000 dönümlük zeytinlik tahrip edildi. Oysa zeytin, Filistin kültürünün en derin simgelerinden biri; direnişin, sabrın ve aidiyetin sembolü. Tüm baskılara rağmen, köylüler ertesi gün tekrar tarlalarına dönerek zeytin toplamayı sürdürdü — bu da Filistin halkının kırılmaz direncinin somut bir ifadesi oldu.
Çatışma Hangi Ufka Doğru İlerliyor?
Siyasi ufuk tıkanmış, uluslararası diplomasi sessizliğe gömülmüş durumda. Bu koşullar altında Batı Şeria, yeni bir istikrarsızlık dönemine sürükleniyor. İsrail, başaramadığı “etnik temizlik” politikasının ardından, bugün varoluşsal bir ikilemle karşı karşıya: İki devletli çözümü reddediyor, ancak tek devletli bir gerçeği de kabullenemiyor. Öte yandan, Filistinliler kararlarını çoktan vermiş durumda: Her şeye rağmen topraklarında kalmak.
“Burada kalacağız.” Bu cümle, bugünkü gerçeğin özünü özetliyor ve onlarca yıldır süren işgalin, yerleşimin ve sürgünün Filistin halkını köklerinden koparamadığını bir kez daha kanıtlıyor.