Trump planı, Filistin'e kurulan tuzaktır!
Pazartesi günü Katil Netanyahu ile ABD Başkanı Trump Beyazsaray'da bir araya gelerek 3 saat konuştular.
Görüşmenin ana teması Gazze idi.
7 Ekim 2023 yılından bu yana 500 bin Filistinli masum, çocuk, kadın, yaşlı, genç insanı katlederek tarihin en büyük zulmüne imza atan Yahudi katiller ve en büyük suç ortağı ABD müesses nizamı, tüm dünyada yükselen tepkilere, giderek artan ABD-İsrail nefretine karşı önlem almak için toplandılar.
Dert ettikleri Filistin topraklarında katledilen yüz binler değildi.
Filistinlilerin insanca yaşama hakkı değildi ve Filistin Devletinin tanınması hiç değildi!
Toplantının amacı dünya üzerinde halkların artarak devam eden tepkisi ve nefretiydi.
Acaba sadece bu mudur?
Elbette değil!
Yani hepsi bu kadar değil!
Trump'ın 21 maddelik sözde barış planı, Gazze'de, tarihi bir direniş sergileyen HAMAS'ı tamamen yok etmek, ekseriyatı batılı işgal güçlerinden ve ABD payandası olan körfez ülkelerinden oluşan bir barış gücü ihdas edip, Trump'ın Başkanlık edeceği, Irak kasabı katil Tony Blair'in Başbakan olduğu sözde geçici ama gerçekte kalıcı bir işgal düzeni oluşturmaktır.
Planın maddeleri, Filistin Devletinin tanınacağını söylemiyor.
HAMAS bir terör örgütü olarak lanse ediliyor ama 'Af dileyen HAMAS üyelerinin affedileceğini söylüyor!'
7 Ekim'den bu yana soykırım yapan Netanyahu ve katil ekibinin yargılanmasından ve ceza almasından hiç söz etmiyor.
Bu tek taraflı bir işgal gücü dayatmasıdır!
Şartlarını, zamanını ve kurallarını kendilerinin belirlediği, dayattığı bir diktedir!
Bu bir anlaşma değildir!
Bu bir işgal deklarasyonudur!
Madem Gazze, kayıtsız şartsız teslim edilecekti ise, 500 bin masum neden canını verdi?
Kahramanca direnen vatansever HAMAS ordusu neden mücadele etti ki!?
En başından işgalci siyonist yahudilere teslim olup işi bitirirlerdi.
Pazartesi gecesi itibariyle neredeyse bütün İslam ülkeleri yönetenleri anlaşmayı desteklediklerini ve memnuniyet duyduklarını ifade ettiler.
Cumhurbaşkanımız Erdoğan'da, Trump'ı, barış çabasından dolayı takdir ettiğini açıkladı.
Sayın Erdoğan'ın birinci önceliğinin Gazze'de akan kanın durması olduğunu biliyoruz.
Adil bir barış ve iki devletli çözüm şartınıda biliyoruz ve elbette destekliyoruz.
Ancak; Planın maddeleri arasında ABD ve İsrail'in, böyle bir vaadi bulunmuyor!
Gazze'nin gerçek muhatabı olan HAMAS, oluşacak yönetimin hiçbir yerinde yok!
Peki bu plan kimi korumaya ma'tuf?
-Tabi ki İşgalci yahudileri, İsrail Terör Örgütünü!
İsrail'in güvenliğini önceleyen ve batı hegemonyasında bir yönetim öngörerek, 3 yıl dan bu yana her tür silah ve bombaları kullanmalarına rağmen ele geçiremedikleri Gazze'yi bu şekilde ele geçirmek için hazırlanmış bir tuzak planı!
Barış olacaksa iki tarafında hak ve hukukunu korumalıdır. Bugüne kadar her konuşmasında "İki devletli çözüm olmazsa olmazımızdır"diyen İslam ülkeleri liderleri bu tek taraflı "Mağlup" şartlarını Gazze ve Filistin halkına kabul ettirmek için uğraşmamalıdır.
Gazze'de yaşayanların zorluklarını ve acılarını elbette biliyoruz. Onlar kadar hissedemeyeceğimiz doğru.
Hiçbir yakınımızın katil yahudi bombasıyla parçalanmadığı doğru!
En kötü barış en iyi savaştan daha evladır.
Ne ki; 3 yıl dan bu yana muhteşem bir direniş göstererek, İsrail ve ABD'yi dünya kamu vicdanında mahkum ettiren HAMAS ve tüm Gazze halkının zaferini, emeğini boşa çıkaracak bir anlaşma hezimet olur!
Son BM toplantısında, Fransa, İngiltere gibi batılı ülkelerin dahi Filistin Devletini tanıması ve tanıyacak olan devletlerin varlığının bilinmesi zaten İsrail'i panikletti ve bitirmek üzereydi.
ABD, dünya halklarının tepkisiyle kuşatılmış vaziyetteydi.
Bitmek üzereydi çünkü Katil yahudilerin askeri gücü tükenmek üzereydi.
Havadan bombalamanın dışında hiçbir varlık gösteremiyordu yahudi teröristler!
Tam da bu sırada, Trump Planı olarak gündeme oturan bu şeytani tuzak katil Netanyahu'ya nefes olacaktır.
Hülasa; Sayın Cumhurbaşkanımız Erdoğan'ın, iki devletli çözümü mutlak şart olarak gündeme getirmesini ve hem İsrail'in hem de ABD'nin Filistin Devletini tanımasını bu planın bir parçası haline getirmek için gerekli baskıyı yapmasını umuyor ve diliyorum.
Bu gerçekleşirse işte o zaman Filistin için bir zaferden söz edebiliriz. Aksi olursa hezimet olur ve Filistinliler için belki bir asır daha esaret olur.