Takiyüddin Rasathanesi neden yıktırıldı? (II)

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

Neden yıktırıldı?

Sonuç olarak şunlar söylenebilir: 

1) 16. yüzyılda Doğu’da da, Batı’da da astronomi disiplini bugünkü gibi yalnız gökyüzündeki/uzaydaki olayları gözlemlemekten ibaret bir ‘saf bilim faaliyeti’ olmaktan çok uzaktır (19. yüzyıl pozitivizminin bir icadı olan ‘saf bilim’ diye bir şey de gerçekte yoktur). Şu açık ki rasathaneler o dönemde yıldızların dünya ve insanlar üzerindeki etkilerini de araştıran saray destekli kurumlardır. 

2) Öte yandan Osmanlı din bilginleri yani ulema astronominin bu ‘gizli’ boyutuna dikkat çekerek talebelerini ondan uzak durmaları hususunda uyarmıştır. 

Şimdi bu bilgiler ışığında İstanbul’daki rasathanenin kapatılması veya ‘yıktırılması’ olayına yeniden bakalım. 

Kanaatime göre fetva metninde bir kelime yanlış yazıldığı için kafaları karıştırmış olmalıdır.

Fetvada “İhrâc-ı rasad meş’um ve perde-i esrâr-ı felekiyyeye küstahâne ıttılâ’a cür’et, vahâmet-i âkibeti meczûmdur. Hiçbir mülkde mübâşeret olunmadı ki, ma’mûr iken harâb ve bünyân-ı devleti zelzele-nâk-i inkılâb olmaya” ifadesi geçer. 

Özetler ve sadeleştirirsek fetvanın şunu söylediğini görürüz: 

Gözlemden sonuç çıkarılması uğursuz bir işlem olup yıldızların sır perdelerini küstahça aralama cüretini göstermek kötülüğe davetiye çıkarır. Bunun yapıldığı hiçbir ülke mamur iken harap olmaktan kurtulamamış, o ülkedeki devletin binası depreme uğramışçasına yıkılıp tanınmaz hale gelmiştir.

Buradaki ‘çıkarma’ manasındaki ihrâc kelimesinin aslında ben istihrâc olduğu veya ihrâc’ın burada istihrâc anlamında kullanıldığı kanaatindeyim (‘anlam çıkarmak’ dediğimiz de budur). Çünkü Ayvansarayî Hadika’da, Hoca Sadeddin Efendi de Tâcu’t-Tevârih’te “istihrâc-ı rasad” sebebiyle Şeyhülislamın padişahı ikaz ettiğini yazmaktadır. İstihrâc kelimesi için müracaat ettiğimiz Şemseddin Sami’nin Kâmus-i Türkî’sinde “tefe’ül” ve nücûmdan ahkâm çıkarma” karşılıklarına ulaşırız; yani fal bakma ve yıldızlardan anlam çıkarma. Bu durumda “istihrâc-ı rasad” ifadesi gözlem yoluyla yıldızlardan gelecek hakkında hükümler çıkarmak anlamındadır. 

Taşköprüzade gibi din bilginleri kızsa da, müneccimliğin bir fonksiyonu da mesela bir sefer açılmasının uğurlu olup olmadığını veya bir şehzadenin doğacağı uğurlu saati tespit etmek değil midir? 

Nitekim Rasathanenin başında bulunan Takiyüddin Efendi orada yalnız Semerkandlı Uluğ Bey zîc’lerini (gök takvimlerini) düzeltmekle yetinmemiş, aynı zamanda ertesi yıl Safevilere karşı açılacak bir seferin zaferle sonuçlanacağını öngörerek pespembe bir tablo çizmiştir padişahın önüne. Gelin görün ki, seferin ertesi yılı İstanbul’da korkunç bir veba salgını başlayıp Kanuni Sultan Süleyman’ın sevgili kızı Mihrimah Sultan dahil olmak üzere binlerce İstanbulluyu silip süpürünce şehirde Takiyüddin Efendi’ye yönelik eleştiriler sertleşmeye ve bu ‘şüpheli’ kurumun varlığının başlarına yeni felaketleri getireceği kanaati halk arasında yaygınlaşmaya başlayacaktı. 

İşte daha üç yıl önce Padişahın özel isteği ve maddî desteğiyle açılmış bulunan İstanbul Rasathanesinin yıktırılmasındaki asıl gerekçe, aslen Bizans bilginlerine ait bir rivayet olan “meleklerin bacaklarının seyredildiği” uydurması olmadığı gibi bugünkü anlamda bilimsel gözlemler yapılması da değildi. Asıl gerekçe, rasathanede kehanet gibi dinimizce hurafe sayılan işlerle meşgul olunması olup bu hükmün bilim düşmanlığı yapmak, ‘bağnazlık’ veya ‘yobazlık’la en ufak bir alakası yoktur. 

İşin ilginç yanı, çok değerli bir Şeyhülislam olan Kadızade Ahmed Şemseddin Efendi’nin modern tarih kitaplarımızda tam da hurafelere savaş açtığı için suçlanmış olmasıdır!

Cumhuriyet gazetesi yazarları Şeyhülislam efendiyi hurafelere savaş açtığı için ayakta alkışlayacaklarına bağnazlıkla suçluyorlar.

Tarihimizi saran örümcek ağını bir yerinden yırtmaya başlamak gerekiyordu. Biz rasathanenin yıktırılmasından başladık. Devamı gelir inşallah. 

Notlar

[1] İstanbul Rasathanesi’nin akıbeti hakkında “yıkma” değil de  “kapatma” tabirini kullanan Telaviv Üniversitesi öğretim üyesi bilim tarihçisi Miri Shefer-Mossensohn’dur. Bkz. Osmanlı’da Bilim: Kültürel Yaratı ve Bilgi Alışverişi, 3. baskı, Çeviren: Kübra Oğuz, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul, 2019, s. 62. Shefer-Mossensohn’un ifadesi şöyledir: “Şeyhülislam, Takiyüddin’in ve rasathanenin hamilerinden Sokollu Mehmet Paşa ve Hoca Sâdeddin Efendi’nin siyasi rakibiydi. Nihayetinde padişahı Kaptanıderya Kılıç Ali Paşa’yı göndererek rasathaneyi kapatmaya ikna etti.”) Buradaki bilgilerin kaynağı da Prof. Dr. Aydın Sayılı’nın The Observatory in Islam adlı kitabıdır (Second edition, Ankara, 1988).

2 “Tycho Brahe 1597 yılında adadan ayrıldıktan sonra Uraniborg (rasathanesi) metruk bir vaziyette kaldı. Yirmi otuz yıl içerisinde binalar kısmen kralın emriyle yıktırıldı, kısmen ada sakinleri tarafından inşaat malzemesi olarak kullanılmak üzere yağmalandı. Bugün yalnızca temelleri kalmıştır.” Danish National Museum & Tycho Brahe Museum (Ven/Adanın resmi müzesi)
Resmi web sitesi: https://natmus.dk/museerne/tycho-brahe-museet/
3 John Lloyd ve John Mitchinson, Nasıl Bilirdiniz?: Tarihsel Şahsiyetlerin Sıradışı Özellikleri, Çeviren: Nurettin Elhüseyni, NTV Yayınları, İstanbul, 2010, s. 28.