Mesele sadece İran mı?
Ortadoğu Bölge ülkeleri başta olmak üzere Dünya için beklenen en kötü senaryo gerçekleşti ve ABD ve Batı destekli İsrail Terör Örgütü, İran’a havadan saldırdı.
İran’ın nükleer tesislerini ve uranyum zenginleştirme programını kendi varlığı için öteden beri tehdit olarak niteleyen İşgalci İsrail, İran’da nükleer tesislerin yanı sıra bir dizi nokta suikastler gerçekleştirerek İran’ın üst düzey komutanlarını ve bunlarla birlikte içinde çocuklarında olduğu 78 sivili katletti.
Suikasta uğrayanlar arasında İran Genel Kurmay Başkanı ve Devrim Muhafızları Komutanı da bulunuyor.
İsrail’in bu saldırıyı aylar öncesinden planladığı, yaptığı nokta suikastlarda kendini ele veriyor.
İran’da yerleşik bulunan Mossad ajanları vasıtasıyla kusursuz ve korkunç bir plan yapıldığı ortadadır.
İran, uzun süreden beri bu saldırının yapılacağından haberdardı ancak buna mukabil herhangi bir savunma durumuna geçememiş olması zaafiyetten öte bir durumdur.
Her ne kadar halkın yoksulluğu ve sefaleti gibi sosyolojik sebepler olsa da, Mossad’ın elini kolunu sallaya sallaya İran topraklarında böylesine üst düzey bir suikast zincirini gerçekleştirebilmesi İran halkından ajanlar bulabilmesi, halkın rejimle ilgili sadakat hususunun sorgulanmasına gerekçe olmalıdır.
Kendi içerisinde düşman ajanlarını dahi açığa çıkartamayan ve kendisine yönelik saldırıya bir gün sonra balistik füze atarak cevap verebilen bir İran gerçeği ile karşı karşıyayız.
İran bu mevcut hali ile kendini koruyamayan güçsüz ülke durumuna düşmüştür.
İsrail’in “Başarılı” olarak addettiği ve ABD Başkanı Trump’ın “Mükemmel” olarak tanımladığı bu saldırıda İsrail namına bir başarı var ise bu İsrail’in başarısının değil, İran’ın başarısızlığının sonucudur.
İran dün gece başlattığı “Sadık Vaat 3” operasyonunda İsrail’in çeşitli yerleşim birimlerine 100 balistik füze gönderdi. Füzelerin çoğunluğu İsrail’in savunma sistemleri tarafından engellense de, Tel Aviv ve bazı yerlere isabet eden füzeler oldu. İsrail kaynaklarının açıkladığı verilere göre 3 siyonist İsrailli öldü yüz civarında yaralı var.
İran’ın yapmış olduğu misilleme elbette İsrail’in yaptığı saldırıyı karşılayacak nispette değil.
Zaten karşılayacak ölçüde ne uçağı ne de savunma sistemi var İran’ın.
Bu en başta kendi iç kamuoyunu tatmin ve ikna etmeye yönelik bir misillemeydi. Öyle sanıyorum ki, İran bununla yetinip, ABD ve İsrail’in tepkisini daha fazla üstüne çekecek eylemlerden kaçınacaktır.
İsrail’in asıl amacı sadece İran değil şüphesiz. Bu saldırının asıl hedefi, sistem dışında kalma meyli gösteren ABD Başkanı Trump’ı sistem içinde tutarak ABD desteğinin kendisinden uzaklaşmasını önlemektir.
Öte yandan İran’a saldırarak yayılmacı işgal politikası için alan genişletme arzusundadır katil İsrail!
Soykırımcı, katil Netanyahu, teolojik semboller eşliğinde başlattığı Gazze soykırımı nedeniyle batı dünya kamuoyunda lanetlenmiş bir sembol haline geldi. Özellikle batılı ülkelerin ki, İngiltere, Kanada gibi daha önce İsrail’e sınırsız destek verenlerin dahi bu soykırım karşısında İsrail’e baskı ve yaptırım uygulama safhasına geldikleri bir dönemde İran’a yapılan bu saldırı tam olarak Netenyahu kafirinin iğrenç emellerine hizmet ediyor.
Sünni İslam dünyasında itibarlı bir geçmişe sahip olmayan İran’ın, Suriye’de Haşdi Şabi teröristleri vasıtasıyla yaptığı Müslüman katliamları hafızalarda hala yerini koruyor. Buna mukabil, Filistin’de yıllardan bu yana katliam ve soykırım yapan Yahudi İsrail teröristlerinin katliamları hala sürüyor.
Ancak her şeye rağmen İsrail’e karşı İran’ı destekleyen bir İslam alemi olduğu da gerçekliğini koruyor.
İran bu saldırılara karşı son gücüne kadar kullanır mı, ABD ve İsrail’in dayattığı nükleer anlaşmayı kabul mu eder bilinmez. Ancak dün Tel Aviv’e düşen İran füzeleri gayet keyif vericiydi. Umar ve dilerim ki İran’ın atacağı her füze Siyonistlerin beyinlerinde patlar ve Tel Aviv denilen şer yuvasını yer ile yeksan eder.