PAKİSTAN-HİNDİSTAN GERİLİMİ: TARİHİN GÖLGESİNDE GELECEĞİ OKUMAK

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

Güney Asya’nın iki büyük ülkesi, Hindistan ve Pakistan, yetmiş yılı aşkın süredir birbirlerine karşı tetikte yaşıyor. Gerilim dönemsel olarak artarken, bu tarihsel rekabetin kökleri sadece sınır haritalarında değil, toplumsal hafızalarda ve ideolojik paradigmalarda yatıyor.

Tarihin Çatlağında Doğan İki Devlet

1947’de Britanya İmparatorluğu’nun çekilmesiyle kurulan Hindistan ve Pakistan, doğumlarından itibaren birbirini dışlayan kimliklerle inşa edildi. Pakistan, İslam temelli bir ulus-devlet olarak kurgulanırken, Hindistan laik bir cumhuriyet olmasına rağmen Hindu kültürel kimliğini öne çıkardı. Bu kurucu ayrım, zamanla sadece siyasi değil, varoluşsal bir rekabete dönüştü.

Keşmir: Jeopolitik mi, Sembolik mi?

Keşmir meselesi teknik olarak bir toprak anlaşmazlığıdır. Ancak işin derininde bu bölge, her iki ülke için de bir varlık meselesine dönüşmüştür. Pakistan için Keşmir, Müslüman kimliğinin bir devamıdır; Hindistan içinse laikliğin ve toprak bütünlüğünün sınavıdır. Bu nedenle çözüm, sadece bir sınır çizgisiyle değil, ideolojik esneklikle mümkündür. Oysa tarafların hiçbiri bu esnekliği göstermeye hazır değil.

Nükleer Denge, Gerilimi Sabitliyor

1998’deki karşılıklı nükleer denemeler, klasik anlamda "soğuk savaş" dinamiklerini Güney Asya'ya taşıdı. O günden bu yana iki ülke de doğrudan savaşmayı göze alamasa da, gerilimi sıcak tutan sınıra yakın çatışmalar, siber saldırılar, medya savaşları ve vekalet çatışmaları (özellikle Afganistan üzerinden) dikkat çekiyor. Nükleer silahların caydırıcı gücü, bu tansiyonu düşük yoğunluklu ama kalıcı bir çatışmaya dönüştürdü.

İdeoloji Siyasetin Hizmetinde

Son yıllarda Hindistan’da Hindu milliyetçiliğini merkezine alan BJP iktidarı ve Pakistan’da askeri bürokrasinin belirleyici etkisi, diyaloğu daha da zorlaştırıyor. Her iki ülkede de iç politikada yaşanan krizlerin dış düşman figürüyle dengelenmeye çalışılması, gerilimi iç siyaset için araçsallaştırıyor. Bu durum halklar arasında düşmanlığın normalleşmesine neden oluyor.

Medya ve Pop Kültürün Rolü

Sinema, dizi, haber ve sosyal medya platformları, bu gerilimi ya yeniden üretiyor ya da yumuşatma potansiyeline sahipken yeterince kullanılmıyor. Özellikle Keşmir merkezli haber dilinde kullanılan milliyetçi söylemler, karşılıklı düşmanlığı pekiştiriyor. Oysa medya, diyalog ve kültürel empati için etkili bir kanal olabilirdi.

Olası Gelecek Senaryoları

Statüko Devam Ederse: Keşmir üzerindeki fiili kontrolün bu haliyle sürmesi, düşük yoğunluklu çatışmaların devam edeceği anlamına gelir. Nükleer denge bozulmazsa, büyük savaş ihtimali düşük kalır.
Sertleşme ve Tırmanma: İç politik krizler derinleşirse, milliyetçi reflekslerle karşılıklı provokasyonlar artabilir. Bu, 2019 Pulwama benzeri olayların tekrarını getirebilir.

Yumuşama ve Normalleşme: Bölgesel ekonomik iş birliği, ticaret ve iklim krizi gibi ortak tehditler çerçevesinde yeni bir diplomasi dili inşa edilirse, özellikle genç kuşaklar üzerinden normalleşme başlayabilir. Ancak bu, güçlü liderlik ve toplumsal cesaret gerektirir.

Sonuç olarak, Pakistan-Hindistan gerilimi yalnızca iki ülke arasındaki sınır meselesi değil; aynı zamanda bir kimlik, hafıza ve ideoloji krizidir. Çözüm, askeri değil, kültürel ve siyasi bir dönüşümle mümkündür. Ancak bu dönüşüm için, geçmişin yükünü taşımayan bir gelecek tahayyülüne ihtiyaç var.