Herşey yolunda mı?

YAYINLAMA:

Değil! 
Herşey yolunda değil! 
Yolunda gitmeyen şey sadece ekonomi değil!
Aile mefhumu neredeyse absürt bir trajikomediye dönüştü. 
Kadın, kocaya, evlat ebeveynlerine, koca karısına saygı duymuyor. Vefa duygusu evleri çoktan terketmiş. 
Seküler hayatın üç odalı tuğla yığınlarının içine hapsettiği aile, artık aile değil. 
Birarada yaşamak zorunda hisseden, birbirine yabancı, odaları paylaşan bireyler topluluğu! 
Çalıştığı işyerinde patronuna gösterdiği ihtimam ve hassasiyetin yüzde birini kocasına çok gören, kocasının en küçük sitemini tolore etmeyip kapıyı gösteren kadın tipolojisi hangi toplumsal sistemin defolu ürünüdür! 
Erkek daha mı farklı, daha mı vefalı? 
Hayır, elbette hayır! 
Kadını dört duvar arasına hapseden tipler var mesela! 
Sözde muhafazakar, sözde en müslüman tipler bunlarda! 
Dışarda her haltı yer ama kimseye sezdirmez. 
Duvardaki nem kadar sessiz ve tedbirlidir kendisi. İşleri biraz yoluna girdiğinde ilk yapacağı şey karıyı yenilemek hatta çaktırmadan ikinciyi alabilirse daha iyi. Suriyeli olanı tercihidir ne de olsa ağzı var, dili yok garip mültecinin... 
İkili birli hayat oh ne rahat... 
Seküler baylar farklı mı? 
Hayır! 
Onlar biraz daha çağdaş takılıyor. Öyle nikah mikahla uğraşacak zamanları yok. Günübirlik seyyar çapkınlık! 
Ya da metres, sevgili, flört işte adına ne dersen o... 
Çapkınlık ne lan! 
Ya da zampara!.. 
Zina oğlum zina bu! 
Aman be kardeşim sanki adamın çok umurundaydı da! 
Adamın Allâh ile din ile, namaz, niyaz ile tanışıklığı bile yok sen zina diyorsun... 
Evlatlarımızla aramız nasıl diye sormaya bile korkuyorum. Zira ortada ne babalar kaldı ne evlatlar. 
Yukarıda bahsettim ya; Aynı evi paylaşan yabancılar oldular. 
Paylaştıkları tek şey tuvalet, banyo ve mutfak masasında akşam yemeği, o da belki!.. 
Dijital hayatın canı cehenneme! 
Yapay zekanın Allah belasını versin! 
Hayatımızı kolaylaştıran teknoloji, öte yandan bizden çocuklarımızı çaldı. 
Babasını gördüğünde ayağa kalkıp yer gösteren, baba oturuncaya kadar ayakta bekleyen, sofra da babanın hep alt tarafında, kapıya en yakın yerde oturan evlatlarımızı çaldı modernite denilen illet! 
Hakeza; Kocası uyumadan uyumayan, hasta olduğunda kocasını iyileştirmek için el pençe divan koşturan, komşuya gidecek olsa kocasından izin alan, annelerimize benzeyen kadınlar nerede? 
Yok! Modern hayatlı, 3 artı bir beton yığınlarının içinde kaybettik onları da!.. 
Erkekleri zaten bahsettim, karısını eşya gibi gören, cinsel bir meta telakki eden yavşama bir türe dönüştü maalesef. 
Elbette buradaki tanımlamalarım genel değildir. Toplumda aile mefhumunu önemseyen, ona yakışır bir kudsiyet atfederek gözü gibi koruyan erkek ve kadınlarımızın sayısı şükürler olsun ki diğerlerinden çok daha, fazladır. 
Ailenin korunmasına, evlatlarımızın geleceğini ahlaki zeminler üzerine inşa etmesi için onlarla zihinsel anlamda temas kurabilmek için vakit ayırmamız gerekiyor ve bunun için biz ebeveynlere düşen fedakarlığı yapmamız gerektiğini vurgulamak amacım. 
Kimseyi zimmetmek ya da, aşağılamak değil. 
Herkesin hayatı da, dinide kendisinedir. Kimseyi aşağılama hakkımız yoktur. Sadece toplumda gördüğüm kötü örneklemelerden bir nasihat çıkartabilir miyim düşüncesiydi benimkisi. 
İyi insanların iyi eşler bulması ve iyi evlatlar yetiştirmesi temennisiyle...