Litvanya - Belarus Artan Gerilim
1989 senesinde, son asrın en skandal kararlarından biri olan Berlin Duvarı yıkılmıştı. Demir perde kalkmıştı. Kısacası Soğuk Savaş bitmişti. Üzerinden o kadar sene geçmesine rağmen yaşanan olaylar herkesin aklına o seneleri getiriyor. Bu sefer fiziki bir duvar olmasa da Belarus ve Litvanya arasına görülmeyen bir duvar örülüyor. Tabii bu sefer sadece taşla, siyasetle değil; dronlarla, siber saldırılarla örülüyor. Bu da durumu daha büyük bir tehlike hâline getiriyor.
Litvanya, Belarus sınırını oldukça dikkat çekici iddialarla kapattı. Başbakan Inga Rugınıene, “tanımlanamayan uçan balon” olarak ifade ettikleri nesnelerin ülkenin hava sahasına kasıtlı olarak gönderildiğini düşünüyor. Belarus ise bu iddiaları doğal olarak umursamayarak gerçek dışı olarak aktardı.
Şimdi bu iki ülke arasında yaşanan olaylar neden bu kadar önemli? Her şeyden önce olayların yaşandığı bölgeyi düşünmek lazım. Avrupa’nın doğusunun yeterince karıştığı bu senelerde bu tür gerginlikler daha çok dikkat çekiyor. Litvanya, bu yaşanan olayları ufak bir sorun olarak görmüyor. Bunun en büyük sebebi, kendilerini bölgede hedef olarak görmeleri. Güvenlikle alakalı düşünceleri özellikle Ukrayna-Rusya savaşından sonra değişmiş olmalı.
İki ülke arasında bir savaş var. Şehirlere hava saldırıları düzenleniyor, o kadar insan öldü. Ancak dünya hâlâ savaşı barışa dönüştüremedi. Biraz daha başka bir coğrafyada İsrail-Filistin yine en büyük örneklerden biriydi. O kadar zamana ve o kadar kayba rağmen barıştan söz edebilmek oldukça zor oldu. Kısacası düzen bu şekilde.
Sadece Litvanya için değil, herkes için güçlünün güçsüzü ezdiği bir ortam var. Şimdi akıllara “Belarus Litvanya’dan çok mu güçlü?” sorusu gelebilir. Siz düşünmeden şunu söyleyeyim: Buradaki mesele Belarus’un güçlü olup olmaması bile değil. Belarus’un arkasında bir Rusya olması. Sınırına yakın yerlerde rahatsız olduklarında düşünmeden hareket edebilen, belki de bütün dünyaya meydan okuyabilen bir Rusya var.
Burada bir hibrit saldırı olduğu düşünülüyor. Hibrit saldırı kavramı; sadece askerî değil, siber, politik ve en önemlisi psikolojik savaş anlamına geliyor. 2014 senesinde Kırım, dünya üzerinde bunun en büyük örneklerinden biridir.
Hibrit savaş neden bu kadar çok konuşuluyor?
Dünyanın küreselleşmesiyle bütün kavramların değiştiği gibi savaş kavramı da farklılaşabiliyor. Bunun en büyük örneği, artık Avrupa’nın enerji anlamında bağımlılık yaşaması. Herhangi bir savaş durumunda hesaba katması gereken çok fazla faktör var. Ülkelerdeki ekonomik dengeler, göç baskısı, popülizm de yine en büyük problemlerden. Bu tarz durumlarda birkaç balon deyip geçemiyorsunuz.
Olaylar dolaylı olarak bizleri de etkiliyor. Baltık kıyısında yaşanan bir olayda NATO müdahalesi söz konusu olabilir. Biz de NATO müttefiki olduğumuz için diplomatik ve askerî anlamda sorumluluk alabiliriz. Tabii bunlar yaşanacak en uç senaryolar. Önümüzdeki günler her şeyi daha da net gösterecektir.
Olaylardan ders almamız gerekiyor. Ülkenin hava sahasıyla ilgili ortaya atılan asılsız iddialar bile bir güvenlik zafiyeti oluşturabilir. Savunma refleksinin önemini daha iyi fark edebilirsek, daha rahat edebiliriz