Orta Koridor: Türk Dünyasının Yeni Stratejik Ekseni

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

Avrasya jeopolitiğinin geleceğe dair en güçlü mesajlarının Bakü’de verildiği bir haftayı geride bırakıyoruz. Kazakistan Cumhurbaşkanı Kasım Cömert Tokayev’in Bakü ziyareti, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ile ortaya koydukları yol haritası, sadece iki ülke arasındaki diplomatik bir temas değil, aynı zamanda Avrasya jeopolitiğinin geleceğine dair güçlü bir mesaj niteliği taşıyor.

Aliyev ve Tokayev’in, “Orta Koridoru Geliştirme Projesi”ni ele alırken verdikleri ortak fotoğraf, Türk dünyasının ekonomik, siyasi ve lojistik bütünleşmesinde yeni bir dönemin eşiğinde olduğumuzu gösteriyor. Bu bağlamda Türkiye’nin rolü, hem coğrafi hem de stratejik bakımdan belirleyici bir merkez olarak öne çıkıyor.

Bir Jeoekonomik Arter:
Orta Koridor’un Stratejik Anlamı

Orta Koridor, Çin’den başlayarak Kazakistan, Hazar Denizi, Azerbaycan, Gürcistan ve Türkiye üzerinden Avrupa’ya uzanan çok boyutlu bir ticaret hattıdır. Bu güzergâh, “Kuşak ve Yol” inisiyatifinin Orta Asya ayağında, Rusya üzerinden geçen kuzey hattına bir alternatif oluştururken, küresel ticaretin güvenli ve sürdürülebilir güzergâhı olarak değerlendirilmektedir.

Bugün küresel tedarik zincirleri, jeopolitik krizler ve enerji güvenliği endişeleriyle yeniden şekilleniyor. Rusya-Ukrayna savaşı sonrasında kuzey hattının riskli hale gelmesi, Orta Koridor’u Batı ve Asya arasındaki yeni “stratejik arter” konumuna taşıdı. Aliyev ve Tokayev’in 2030 yılına kadar yük hacminin üç katına çıkarılacağını açıklamaları, bu hattın artık teorik değil, fiilen bir “Avrasya ekonomik omurgası” haline geldiğini ortaya koyuyor.

Türkiye’nin Merkezi Rolü:
Köprüden Kutup Başına

Türkiye, Orta Koridor’un lojistik, enerji, sanayi ve diplomasi alanlarında koordinatör ülkesidir. Bakü-Tiflis-Kars Demiryolu, TANAP, Zengezur Koridoru ve Marmaray gibi projeler, Türkiye’yi Asya ile Avrupa arasındaki ticaretin en güvenilir geçiş hattı haline getirmiştir.

Bu hat, sadece malların değil, aynı zamanda fikirlerin, teknolojinin ve kültürün de taşındığı bir medeniyet güzergâhına dönüşmektedir. Türk Devletleri Teşkilatı (TDT) çerçevesinde atılan adımlar, Orta Koridor’un ekonomik omurgasını siyasi bir birlik fikriyle destekliyor. Böylece Türkiye, “köprü ülke” tanımının ötesine geçerek “kutuplaşan dünyada yeni bir merkez ülke” kimliğine doğru evrilmektedir.

Türk Dünyasında Ekonomik Eksenin Oluşumu

Azerbaycan’ın transit kapasitesi, Kazakistan’ın enerji kaynakları, Türkiye’nin sanayi altyapısı ve Özbekistan’ın üretim potansiyeli, birbirini tamamlayan bir ekonomik bütünlük oluşturuyor. Bu tablo, Türk dünyasının “tamamlayıcı ekonomi modeli” olarak küresel düzende yeni bir güç merkezi inşa edebileceğini gösteriyor.

Bu eksende planlanan enerji koridorları, dijital ağlar ve ulaştırma hatları, yalnızca bölgesel değil, aynı zamanda küresel ekonominin istikrarını etkileyebilecek düzeyde stratejik bir derinliğe sahip. Özellikle Çin’in batıya, Avrupa’nın ise doğuya uzanan üretim ve tedarik hatları düşünüldüğünde, Türk coğrafyası “jeoekonomik denge noktası” haline gelmiştir.

Küresel Düzenin Yeni Kutbu:
Türk Coğrafyası

Bugünün çok kutupluluğa doğru evrilme emareleri veren dünyasında ekonomik merkezler, artık yalnızca askeri güçle değil, ticaret ve lojistikle tanımlanıyor. Türk dünyası, sahip olduğu enerji kaynakları, genç nüfusu, stratejik coğrafyası ve kültürel bağlarıyla bu dönüşümün tam ortasında yer alıyor.

Orta Koridor’un işlerliği, “bağımsız ama koordineli kalkınma” modeli açısından oldukça önemlidir. Türk devletleri, birbirine entegre ulaştırma, enerji ve dijital ağlarla, küresel sistemin doğu-batı ekseninde üçüncü bir kutup haline gelebilir.

Sonuç olarak Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ve Kazakistan Cumhurbaşkanı Tokayev’in buluşması, geleceğin Avrasya mimarisinin küçük ama kritik bir tuğlasıdır. Bu sürecin stratejik ortakları Azerbaycan ve Türkiye’dir. Orta Koridor, sadece bir ticaret yolu değil, Türk dünyasının geleceğe uzanan ortak vizyonu; bir başka deyişle, jeoekonomik bir diriliş hattıdır.