Mısır Şarm el-Şeyh
Ortadoğu’da bildiğimiz üzere yıllardan beridir süregelen bir çatışma ortamı var. Bölge uzun yıllardır nefes alamıyor. Tabii çoğu konuda baş aktör İsrail...
İsrail’in bu soykırıma varan müdahalesinden bir süredir Avrupa da sıkılmış bir durumda. Her ülkede aynı sorular: İsrail’in bu müdahalesi nereye kadar sürecek? Bölge ne zaman rahat bir nefes alacak? İsrail, ele geçirdiği topraklardan geri çekilecek mi?
Uzun bir süredir barış ortamı sağlanması adına, başta Türkiye olmak üzere bazı devletler diplomatik bir süreç yürütüyordu. İşte bu sürecin bir sonucu olarak, 13 Ekim’de Mısır’ın Şarm el-Şeyh kentinde Gazze Barış Zirvesi düzenlendi. Tabii bununla alakalı akla başka sorular geldi.
ABD Başkanı Donald Trump ve Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah el-Sisi zirveye eş başkanlık etmişti. Zirvede barış bildirgesi imzalandı. Bunun amacı ise çatışmaların durdurulması, insani yardımların kesintisiz ulaştırılması, Gazze’nin yeniden inşası gibi insani zorunluluklardı. Tabii bu amaçlara giden yol da bir o kadar zorlu olacaktır. Çıkar çatışmaları, güvensizlikler, diplomatik zorluklar aşılması gereken en büyük engellerden bazıları.
Biraz da olumlu tarafından bakacak olursak, bundan önceki senelerde Gazze meselesi bu kadar dünyanın gündeminde değildi. Bu sene ise bu kadar devletin sadece Gazze meselesi için bir araya gelmesi bile bir başarı niteliğinde.
Uygun bir diplomasi ile çözülmeyecek bir sorun yoktur. Bugün diplomasinin önemini bir kez daha iyi anlıyoruz.
Bildirgenin en önemli hususlarından bir tanesi de giden insani yardımların kesintisiz ulaştırılmasıydı. Biliyoruz ki geçtiğimiz hafta dünyanın gündeminde Gazze’ye insani yardım götüren Sumud filosu vardı. Aktivistler, yaptıkları yardımdan dolayı yakalandı. Savaşın görülmeyen ya da görülmek istenmeyen tarafı budur aslında. Mazlum insanlar bir yudum suya muhtaçken ona giden temiz su engellenir, yardımı götüren kişi yakalanır. Neyse ki bildirgede yer almasından dolayı bu tarz olaylarla bir daha karşılaşmamayı umuyoruz.
Uluslararası finans kurumlarının Gazze’nin yeniden inşası konusunda hazır oldukları belirtiliyor. Yıkılan bir ülke düşünün; geriye toparlanması çok daha zor olacaktır. Ancak bu görüşmelerde bir umut söz konusu.
Bazı zorluklardan bahsetmiştim. Bunlara da kısaca değinmek isterim. Tarafların kendilerinin katılmaması da göründüğü kadar olumlu bir durum değil. Bu tarz devlet işlerinde duygusal düşünmemek gerekir. Anlaşma sadece garantörler arasında olduğu durumda, bildirgenin hayata geçmesi uzayabilir.
Yine bir diğer sorun ise itaat. Uluslararası anlaşmalarda yaptırım daima bir sorundur. Bundan dolayı da itaat bir o kadar zorlaşır. Bunun en büyük örneği Rusya-Ukrayna savaşıydı. Şimdi de karşılıklı devletlerin tam itaat etmesi bir zorunluluktur.
Süreç için en büyük sorumluluklardan biri de Gazze’de. Filistinli siyasi yapıların istikrar göstermesi, barış sürecine destek olması gerekiyor. Barışın kâğıt üzerinde kalmaması, en yakın zamanda sahaya yansıması ve sürecin kesintisiz bir şekilde işlemesi şart.