Mezar Taşlarının Yüzü Güler Mi?

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

İstanbul Boğazı’nın Karadeniz’e açılan kapısında dalgalar insan boyunun hayli üstüne çıkıyor; kopan fırtına ormanın asırlık sakinlerinin dallarına, hatta gövdesine hiç merhamet göstermiyordu. Rüzgar öylesine şiddetliydi ki tepedeki Yoros Kalesi’nin surları, binlerce yıldır tutunduğu toprakla vedalaşma vaktinin geldiğini düşünmeye çoktan başlamıştı bile. Köyün merkezindeki Anadolu Kavağı -nam-ı diğer Midilli Ali Reis- Camii’nin minaresi, 400 yıllık komşusu ulu çınarı ilk defa bu kadar takatsiz görüyordu. Cemaatse her şeye rağmen safları boş bırakmamıştı. İmamın iftitah tekbiriyle beraber insanlar tam namaza duruyordu ki bir de ne görsünler! Önce devasa bir ses, peşinden çöken tavan, caminin orta yerinde ise yan yatmış koca bir çınar… Gökten yıldırım mı düşmüştü? Hayır, hayır; kasabalılar karşılarında duran bu ağacı nerede görse tanırdı. Köyün simgesi haline gelmişti bir kere o. Mezkur ulu çınardı mabedin davetsiz misafiri. Nitekim anlaşılan, artık dayanacak takati de kalmamıştı şimşek gibi esen rüzgarlardan. Geriye ise külahını kopardığı bir minare, delinmiş çatısı ve tahrip olmuş duvarlarıyla Midilli Ali Reis Camii’ni bırakıyordu hatıra olarak. 

Tabii mezar taşları da nasibini almıştı bu hazin hadiseden. Zaten Türkiye’de mezar taşlarının yüzü ne zaman güler ki? Evvela yol açılacak bahanesiyle taşınmıştı bazısı yerinden, tıpkı Aksaray’daki Murat Paşa Camii’nin veya İstiklal Caddesi’ndeki Ağa Camii haziresinin; yok, yok neredeyse bütün Osmanlı camii hazirelerinin maruz kaldığı gibi… Gel gelelim şimdi ise bahsi geçen afet neticesinde kırılmış, dağılmışlardı. Hoş, 2017 senesinde gerçekleşen bu olayın ardından cami restore edilmiş. Hatta büyük çınar bile geri ayağa kaldırılarak budama ve kök besleme işlemlerine tabi tutulmuş, bir şekilde eski yerine geri sabitlenmişti. Üstelik iyi haber de gelmiş geçenlerde kendisinden: Yemyeşil dallar vermiş koca gövdesinden. Mezar taşları ise üst üste yığılıp adeta kaderine terk edilmiş. Esasında geçtiğimiz senenin eylül ayında Doç. Dr. Aras Neftçi meseleyi gündeme getirip şunları söylemiş: 

"Bir mezarlığı taşırken onları uygun biçimde kıble ve İslam kurallarına göre dizersiniz. Ama burada taşlar maalesef üst üste yığılmış, çatlamış, aşınmış ve büyük zarar görmüş. Bunları tekrar dikmek için çok iyi bir uzman ekiple restorasyonu yapılmalı ve kıble yönüne gömü şeklinde düzenlemesi gerekmektedir" 

Akabinde İstanbul Vakıflar 2’nci Bölge Müdürlüğü yaptığı açıklama ile restorasyonun devam ettiğini ve hazirenin ihya çalışmalarına başlanacağını belirtmiş. Ne var ki birkaç gün önce ziyaret ettiğim caminin haziresi hala içler acısıydı. Dolayısıyla hem tarihi hem sanatsal yönüyle hepsi birbirinden değerli bu eserlerin acilen düzenlenmesi, hak ettiği muameleye tabi tutulması gerekiyor. Nitekim bu yığınları görenin yüreğinde ulu çınarı deviren fırtınadan daha büyüğü kopmuyorsa, öyle zannediyorum ki o yüreğin bir doktora ihtiyacı vardır.