Tanıdığım Abdurrahman Dilipak
1994 yılında Gaziantep'te başlayan gazetecilik hayatım o dönem arkadaşım Gazeteci Ramazan Toprak ile birlikte kurduğumuz Vahdet Radyo ile başladı.
Dönemin vesayet rejiminde "Yasaklı kelimelerle kurduğumuz yasaklı cümleler" halkın ilgisini üzerimize çekti.
İnanç ve milli değerlerimizi öncelleyen yayın çizgimiz, başkalarının konuşmaya ve tartışmaya korktuğu konuları gündem etmemiz sebebiyle mütedeyyin çevrede büyük saygı ve takdir topladı.
O dönem içkili, dansözlü yılbaşı partilerine alternatif olarak aynı tarihe denk gelen "Mekke'nin Fethi Gecesi" düzenlemeye başladık.
Binlerce kişi geceye akın ediyordu.
Laikçi vesayetçilerin, inançlı halk üzerinde oluşturduğu psikolojik baskı insanları bunaltmıştı.
Tam o zaman diliminde ortaya çıkan biz ve bizim gibi "İslami radyolar" belki de bu yüzden aşırı rağbet görüyordu.
O sıralarda "Beklenen Vakit" şimdiki adıyla Akit gazetesi neşrolunmaya başlamış ve karşı mahallenin namlı sanlı devasa gazetelerine hatırı sayılır tiraj farkı atıyordu.
Yıllarca ceberrut vesayetçilerin baskısından bunalan mütedeyyin kimseler gerçekleri haykıran seslere susamış ve bize adeta kahraman muamelesi yapıyordu.
Abdurrahman Dilipak, Vakit Gazetesinde yazıyordu. Biz radyonun sabah kuşaklarında köşe yazarlarının yazılarını yayınlıyorduk. Abdurrahman ağabeyin yazılarını büyük bir ciddiyetle okurdu spiker. Her cümlesi gönlümüzü ferahlatırdı Dilipak'ın.
1995 yılında ilk olarak düzenleyeceğimiz Fetih gecesine Vakit Gazetesi yazarları "Abdurrahman Dilipak, Merhum Hüseyin Üzmez ve Yılmaz Yalçıner" ağabeyleri davet ettik. Dilipak ile bu vesileyle tanışmıştım.
Her etkinlikte ortalama 5-6 bin kişinin katıldığı fetih geceleri büyük bir heyecan ve coşku içerisinde gerçekleşirdi.
Abdurrahman Dilipak, bahsettiğim yıllarda islami cenahta bir idol olarak görülür, fikirlerine çok saygı duyulurdu.
Müslümanların, hayatın her alanında olması gerektiğini söyler, ekonomik ve siyasi cihetten güçlü olmamızı salık veren konuşmalar yapar, makaleler neşrederdi.
Dilipak, benim ve benim gibi düşünen milyonların gönlünde önemli bir yere sahipti.
Hakikatlerin konuşulmaya korkulduğu, üstad Necip Fazıl'ın dediği gibi "Allah diyenin, yallah kodese tıkıldığı" yılların devamı olan o günlerde hakikati haykıran Abdurrahman Dilipak, Hasan Karakaya merhum ve Yılmaz Yalçıner gibi yazarların her köşe yazısı, her konuşması bizim gündemimizi belirliyor, duygularımıza tercüman oluyordu.
İslami hareketin siyasi alanda ivme kazanmasında, Milli Görüş lideri merhum Erbakan hocamızın oy patlaması yaparak iktidar olmasında Dilipak ve benzeri yazarların büyük katkısı olmuştu, olmuştur.
Zira, 90'lı yıllar hakikaten kaotik zamanlardı. Sürekli çıta yükselten ve siyasette oy potansiyelini artıran "Milli Görüş" hareketinin önünü kesmek için her türlü tezvirat, kumpas ve tezgahın kurulduğu dönemlerdi!
Tıpkı: 2002 sonrası kurulan AK Parti ve lideri Cumhurbaşkanımız sayın Erdoğan'ın önünü kesmek ve AK Parti'yi kapatmak için yapılanlar gibi!..
İşte o kaotik vesayet yıllarında, islami düşüncenin siyaset arenasından dışarı atılması için yapılan her hamlenin karşısında Abdurrahman Dilipak ve bahsi geçen dönemin islamcı yazarları dağ gibi duruyor. Tezgahlarını bozuyorlardı.
Aradan yıllar geçti. Dilipak ile 2008 yılında Kahramanmaraş'ta bir etkinlikte bir araya gelmiştik ve ondan sonra kendisiyle fiziki ya da telefonla herhangi bir görüşmem kısmet olmadı.
Kendisini tv programlarından takip ediyorduk.
Ancak ne olduysa üç beş yıl önce AK Parti ile ters düştü.
Sebebini bilemediğimiz bir şekilde malum süreç oluştu.
Net bir ifadeyle şunu söyleyebilirim ki; AK Parti ile gönül bağım var ve Cumhurbaşkanımız Erdoğan, en kalın kırmızı çizgimdir. Bugüne kadar yaptığı icraatları takdir ve saygı ile hep destekledim. Yazılarımda övgüyle bahsettim ve bundan sonra da öyle olacak. Zira birisine inanmak ve sevmek, ona güvenmeyide gerektirir.
Bu konuda Cumhurbaşkanımız Tayyip Erdoğan'a sonuna kadar inanıyor ve güveniyorum.
Yazıyı kaleme alma sebebim, son zamanlarda çeşitli sosyal mecralarda gündeme gelen Abdurrahman Dilipak ağabeyin, bildiğim kadarıyla geçmişine ilişkin şahitlik etmek istedim.
AK Parti ile neden ters düştü, bugün ne düşünür, fikirleri aynı mıdır, neyi murad eder bilemem.
Ancak geçmişte tanıdığım ve bildiğim Abdurrahman Dilipak'ın geçmişine dair ancak hayır konuşabilir, güzel cümleler kurabilirim.
Vesselam...