Gazze yürüyüşü...
Gazze konusunda her fırsatı ganimet bilen sosyal medya trolleri, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AK Parti hükümetine saldırıyor
Şunu en başından söyleyeyim: "Gazze konusunda en fazla canı yanan kişi Cumhurbaşkanı Erdoğan'dır!"
7 Ekim'de başlayan İsrail terör örgütünün katliam ve soykırımına karşı en yüksek ses Erdoğan'dan geldi.
Tüm dünya liderleri ve maalesef ülkemizin ana muhalefet partisi CHP'nin Genel Başkanı da dahil olmak üzere "Hamas teröristtir!" Tanımlamasıyla katil İsrail'e "Buradayım ve emrindeyim" tekmili verirken, Cumhurbaşkanı Erdoğan, dünyanın gözü önünde "Hamas vatanınını savunan meşru bir harekettir. Kuvayi milliye ne ise Hamas odur!"
Çıkışını yaparak, o ana kadar sessiz kalıp birisinin bu onurlu hakikati haykırmasını bekleyen "İrlanda, İspanya, Güney Afrika" ve diğerlerine örnek olmuş, onlarında, Erdoğan'dan aldıkları cesaret ile İsrail Terör Örgütüne karşı söylemler geliştirmesine öncülük etmiştir.
Dün İstanbul'da, Bilal Erdoğan, DİB Başkanı Ali Erbaş ve Cumhurbaşkanının damadı Selçuk Bayraktar'ın da katıldığı Gazze'ye destek yürüyüşüne yüzbinlerce insan sel olup aktı.
Amaç, elbette Filistin davasını gündeme getirmek, Gazze'de ki İsrail katliamına karşı Gazzeli kardeşlerimize "Yalnız değilsiniz" mesajı vermekti.
Bu duruş çok önemlidir.
Gazze'de işlenen soykırımı fiili olarak durdurmaya yetmediğini tabi ki biliyoruz!
Oraya giderek destek olan herkeste binu biliyor.
Ancak mevcut konjonktürde halk olarak elimizden gelen bu ise, o zaman bunu yapmak gerekiyor ve yapıldı da...
Fakat; Sosyal medya üzerinden halkı bu konuda provoke etmek isteyen muhalif guruplar, yalan ve manipülasyon içerikli paylaşımlar yaparak Gazze için yapılan destek mitingini itibarsızlaştırmaya çalıştılar.
Neymiş efendim: "İsrail ile ticarete devam ediliyormuş! Bilal Erdoğan'ın gemileri İsrail'e mal taşıyormuş! Selçuk Bayraktar İsrailli şirketle ortak olmuş!"
Bilinçli, maksatlı ve kışkırtma amaçlı bu paylaşımlardaki tezviratlar, bizzat muhatapları tarafından defaten yalanlandı ve belgelerle bunların yalan olduğunu ispat etti.
Fakat, muhalif siyasi cenah ve elbette yurtdışından provoke eden Fetöcü hesaplar bu yalanlar üzerinden algı mühendisliğine devam ediyor!
Biz, bu alçaklığı her badire de, ülkemizin yaşadığı her felakette gördük!
Deprem olur, bu alçak troller hemen ortaya çıkar!
Ormanlarımız yanar yine sahnede bu zihniyet!
Felaketten beslenen bir güruhtan başka bir şey değiller halbuki.
Yalan ve algı üzerine kurdukları satılık bir sosyal medya çetesinden baska birşey olmayan bu güruhun "Vatan, millet, Gazze, Filistin" gibi bir hassasiyeti yok!
Bunlar sadece acıdan beslenen, bunun üzerinden para kazanan, siyasi rant bekleyen ucubelerdir!
Şimdi de Gazze üzerinden Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı hedef alarak Erdoğan'ın Gazze hassasiyetini sorguluyorlar. Hem de aile fertleri üzerinden!
Be haysiyetsiz dangalaklar!
Tayyip Erdoğan, daha ilk günden tavrını en net şekilde ortaya koymadı mı?!
Sizin parti liderleriniz Hamas'a terörist yaftasını vurup, Katil İsrail'e selam çakarken, Erdoğan, BM kürsüsünden dünyaya haykırmadı mı?
Erdoğan, Ankara'da ne konuştuysa, Amerikada, Almanya'da aynı sözü konuşmadı mı?
Siz, Erdoğan'ın Gazze, Filistin hassasiyetini tartışabilecek adam mısınız!
Tabi meseleleri ne Gazze, ne Suriye, ne de Türkiye!
İçlerinde biriken Erdoğan düşmanlığı ve "Tayyip gitsinde ne olursa olsun" nefretini kusmaktan başka hiçbir projesi olmayan sefil bir muhalefet anlayışının tezahürü!
Bir kesimde var ki; "Mitingle, yürümekle, konuşmakla İsrail'i durduramazsınız" diyerek siyaset yapıyor.
Evet el hak doğrudur!
İsrail'i durdurmanın tek yolu güç kullanmaktan geçiyor. Bunu herkes, hepimiz biliyoruz.
İyi tamamda kardeşim, senin, benim bildiğimi Devlet bilmiyor mu, Erdoğan bilmiyor mu?
Mevcut şartlar içerisinde tek başımıza dünya ile savaşabilir miyiz?
İsrail, sadece İsrail'den ibaret değil ki.
Siyonizmin, neredeyse tüm batılı liderleri ve devlet mekanizmalarını çeşitli yollarla (Epstein, kaset, video, şantaj, tehdit, ekonomi) esir alıp köleleştirdiği bir konjonktürde, İsrail'e ordunu gönderdiğinde, karşında başta ABD olmak üzere tüm batı bloğunu bulacağını bilmiyor musun?
Peki bunların tümüyle savaşabilecek askeri ve ekonomik gücümüz var mı?
Haydi bunuda göze alıp girdik savaşa: Soğan, patates fiyatı arttığı için hükümete istifa çağrısı yapan,m, yalan algılara ve manipülasyonlara inanmaya hazır büyük bir kitle varken, hırsıza, vurguncuya bile sırf Erdoğan nefretinden dolayı destek çıkan bir kitle varken, içimizdeki İsrailli sanatçı, yazar, çizerler varken nasıl olacak bu iş?
Buyrun gerçekleri konuşalım.
Böyle bir durumda, bugün hükümete "Gazze'ye neden girmiyorsun?" Diyenlerin "Bizim ne işimiz var Gazze'de" çığlıklarıyla halkı nasıl kışkırtacaklarını tahmin edemiyor musunuz?
Son söz: Devletimiz, istihbaratı ile, ordusu ve tüm güçleriyle konuya hakimdir. Şu an ne tür bir strateji, takvim ve yol haritası belirleniyor bilmiyoruz. Bunlar devletin sırlarıdır . Ancak; Gazze'nin kurtarılması konusu, devletimizin en önemli gündem maddesidir ve bu konuda biz sıcak yatağımızda yatarken devletin organları harıl harıl çalışmaktadır. Bundan emin olabilirsiniz.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ne demişti?
" Gazze'de şükür namazı kılacağız!"
Manipülasyonlara, kışkırtmalara prim vermeden sabırla bekleyeceğiz.
"Bir sabah doğacak kardan aydınlık..."
Vesselam.