Avrupa’da Türk Mührü
Türk savunma sanayiinin yükselişi artık yalnızca kendi sınırlarımızla sınırlı değil; artık Avrupa’da da üretim yapıyor, Avrupa’nın köklü şirketlerini kendi ekosistemine katıyor. Son olarak Arca Savunma’nın, İtalyan askeri mühimmat üreticisi Esplodenti Sabino’yu satın alması, bu gidişatın sadece bir parçası değil; aynı zamanda çok katmanlı bir stratejik vizyonun güçlü bir işareti.
Arca Yönetim Kurulu Başkanı İsmail Terlemez’in bizzat yönettiği birkaç aylık titiz satış sürecinin ardından, İtalyan mühimmat üreticisi Esplodenti Sabino, dünya çapında önde gelen Türk mühimmat üreticisi Arca Savunma’nın bünyesine katıldı.
Arca Savunma, Türkiye'de top ve havan mühimmatlarından 40 km menzilli roketlere, plastik patlayıcılardan yüksek hassasiyetli üretim teknolojilerine kadar geniş bir yelpazede faaliyet gösteren bir mühimmat devi. 2024’te gerçekleştirdiği 600 milyon dolarlık ihracatla Türkiye’nin en büyük 5’inci savunma sanayi ihracatçısı olan şirket, sadece ihracat rakamlarıyla değil, bu rakamların ardındaki stratejik zekâyla da dikkat çekiyor.
İtalya’nın 53 yıllık askeri mühimmat üreticisi Esplodenti Sabino, Avrupa’da füze ve mühimmat imhası alanında uzmanlaşmış ender şirketlerden biri. NATO ülkeleri ve İtalya Savunma Bakanlığı için yürüttüğü kritik projelerle tanınan bu şirketin Arca’nın portföyüne katılması, Türk savunma sanayii için yalnızca üretim kabiliyetinin artması değil; aynı zamanda Avrupa’nın güvenlik mimarisinde doğrudan söz sahibi olmak anlamına geliyor.
Ankara merkezli bir Türk şirketinin, İtalya gibi NATO’nun kurucu ülkelerinden birinde, aktif üretim tesisi olan ve NATO projelerine doğrudan katkı sağlayan bir firmayı bünyesine katması, aslında çok daha büyük bir denklemi değiştiriyor: Artık Türkiye, savunma sanayii alanında sadece tedarikçi değil, stratejik oyuncu konumuna yükseliyor.
İtalyan Piaggio'dan Esplodenti'ye: Türk Şirketleri Avrupa’yı Kuşatıyor
Hatırlanacağı üzere, geçtiğimiz aylarda Baykar da İtalya’nın köklü havacılık firmalarından Piaggio Aerospace’i satın almıştı. Peş peşe gelen bu satın almalar tesadüf değil. Bu adımlar, Türk savunma sanayiinin sadece ürün ve teknolojiyle değil, doğrudan altyapı, insan kaynağı ve coğrafya üzerinden küresel sistemin içerisine entegre olma çabasının göstergesi.
Bir başka deyişle Türkiye artık sadece Ankara’dan, İstanbul’dan değil; Milano’dan, Casalbordino’dan da üretim ve teknolojiyle konuşuyor.
Bu gelişmeler bize şunu gösteriyor: Savunma sanayiinde “yerli ve milli üretim” kadar, "yerinde uluslararası üretim" de artık yeni bir paradigma. Türkiye merkezli şirketlerin başka ülkelerde tesis açmaları, üretim yapmaları ve o ülkelerin kamu güvenliğiyle entegre olmaları; yalnızca ekonomik değil, aynı zamanda diplomatik ve askeri güç projeksiyonunun bir parçası.
ARCA Savunma’nın İtalya’daki bu adımı, savunma sanayi ihracatçısı olmanın çok ötesinde, uluslararası güvenlik mimarisinde söz sahibi olmanın kapılarını aralıyor. NATO’nun içinde yeni roller, Avrupa güvenliğinde yeni iş birlikleri ve Türkiye’nin sanayi diplomatisi adına yeni fırsatlar doğuyor.
ARCA Savunma’nın bu hamlesi, geleceğe dair stratejik bir yatırım. Artık sadece Türkiye’nin mühimmat üretim kapasitesi değil, Avrupa’nın askeri altyapısı da Türk şirketlerinin katkılarıyla şekilleniyor. Bu, yalnızca bir satın alma değil; Türkiye’nin savunma vizyonunun sahaya yansımasıdır.
Bu vizyon, Baykar’ın, TUSAŞ’ın, Roketsan’ın ve Arca’nın liderliğinde; yerli-milli üretimi sadece Türkiye sınırları içinde değil, dünyanın dört bir yanında konumlandıran bir “savunma endüstrisi diplomasisi” modelinin de doğmakta olduğunu gösteriyor.
Türkiye artık oyun kurucu… Hem sahada hem masada, hem mühendislikte hem stratejide.