Kenevirin Tıbbi Yolculuğu
Kenevir… Yıllardır kamuoyunda “yasaklı madde”, “uyuşturucu tehdidi”, “bağımlılık kaynağı” gibi kavramlarla anılan bu bitki, bugünlerde Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin gündeminde bambaşka bir kimlikle karşımızda: Tıbbi bir umut, bilimsel bir tedavi aracı olarak. Sağlık alanında devrim niteliği taşıyan bir yasa teklifi, kenevirin “ilaç” olarak tanınmasının ve sadece eczaneler aracılığıyla kontrollü bir şekilde halka sunulmasının yolunu açıyor.
Teklif Meclis Sağlık Komisyonu’ndan geçti, artık Genel Kurul gündeminde. Ancak her yeni fikir gibi bu düzenleme de tartışmaları beraberinde getirdi. Muhalefet kanadından bazı üyeler, “uyuşturucu bağımlılığına yol açar mı” endişesini dile getirdi. Bu endişe, ilk bakışta haklı görünebilir; ancak bilimsel veriler bu noktada oldukça net: Tıbbi kenevir bağımlılık yapmıyor.
Türk Eczacıları Birliği Başkanı Arman Üney’in komisyonda verdiği bilgiler çarpıcı: Avrupa Birliği üyesi 21 ülkenin tıbbi keneviri çeşitli seviyelerde yasal olarak kullandığını belirtiyor. Dahası, Dünya Sağlık Örgütü’nün 2018 tarihli raporu kenevirden elde edilen bazı bileşiklerin (özellikle THC içermeyen CBD gibi maddelerin) güvenli, bağımlılık yapmayanve etkili olduğunu ortaya koyuyor.
Bu düzenlemenin belki de en önemli tarafı, farmasötik danışmanlık şartı ile yalnızca eczanelerde satış zorunluluğunun getirilmesi. Yani herhangi bir ticari ürün gibi değil, bir doktor reçetesi ve eczacı kontrolünde kullanılacak bir tedavi yöntemi olacak. Bu durum hem suiistimallerin önüne geçiyor hem de hastaların güvenliğini garanti altına alıyor.
Sağlık Bakan Yardımcısı Dr. Şuayip Birinci’nin verdiği bilgiler, tıbbi kenevirin kapsama alanının ne kadar geniş olduğunu gösteriyor. Epilepsi, MS, Parkinson, romatoid artrit, şizofreni, kalp hastalıkları, hatta madde bağımlılığı tedavisi gibi onlarca ciddi hastalıkta kullanılan bu ürünler, aslında Türkiye’de uzun süredir eksik kalan bir boşluğu doldurabilir.
Türkiye'de "kenevir" kelimesi uzun yıllar boyunca sadece "esrar" ile özdeşleşti. Oysa bu bitkinin sanayiden tekstile, sağlıktan yapı malzemelerine kadar birçok alanda yüzlerce farklı kullanımı var. Tıbbi kenevir bu potansiyelin sadece bir kısmı. Sorun şu ki: Önyargılar, bilgiden daha hızlı yayılıyor.
Bugün ülkemiz bu alanda doğru bir adım atıyor. Bu sadece bir sağlık düzenlemesi değil, aynı zamanda bilimsel gelişmeleri dikkate alan çağdaş bir sağlık politikasıdır. Şimdi yapılması gereken şey, bu süreci şeffaf ve bilim temelli yürütmek. Kamuoyunu doğru bilgilendirmek, hekimleri, eczacıları ve hastaları sürece entegre etmek.
Evet, kenevir bir bitkidir. Tıpkı afyon gibi, yanlış ellere geçtiğinde zararlı olabilir. Ama doğru kullanıldığında, yaşam kalitesini artıran bir ilaca dönüşebilir. Türkiye bu konuda geç bile kaldı. Artık bu alanda yapılan her yatırım, aslında insan hayatına, sağlığa ve bilime yapılan bir yatırımdır.
Keneviri tartışalım, konuşalım, eleştirelim. Ama bunu yaparken kulaktan dolma bilgilerle değil; bilimle, verilerle ve akılcı bir sağlık vizyonuyla yapalım.