EN KÖTÜ BARIŞ, EN İYİ SAVAŞTAN İYİDİR
İran, ABD’nin, nükleer tesislerine yaptığı hukuksuz ve illegal saldırılara misilleme olarak dün akşam Katar’da ki en büyük ABD üssü olan El Udeid askeri üssünü balistik füzelerle vurdu.
Tüm dünya kopacak kıyamete odaklandı. ABD Başkanı Trump’ın bu saldırıya cevabı ne olacaktı, ABD, yeniden İran’a saldırı kararı alacak mıydı?
Trump'ın açıklaması beklenirken, Newyork Times, İran'lı üst düzey yetkililerin açıklamasına dayandırdığı haber de “ABD ve Katar’ın saldırı öncesinde İran tarafından bilgilendirildiğini” açıkladı.
Dini lider Hamaney ve İran Cumhurbaşkanı Pezeşkiyan başta olmak üzere, saldırının kimseye zarar vermediğini ve amaçlarının bu olmadığı mealinde açıklamalar peşi peşine gelmeye başladı.
Ve nihayet ABD Başkanı Trump kameralar karşısına geçerek “Artık barış zamanı, İran barışa yürümelidir ve İsrail’i barışa teşvik edeceğim” diyerek saldırıda hiçbir can kaybının olmadığını, İran’ın öfkesinin boşaldığını ekleyerek , İran’a önceden haber verdiği için teşekkür etti.
Bir önceki yazımı okursanız, bu olanları, "olacaklar" şeklinde sıralamıştım. Kahin değilim elbette. Ancak, İran’ın, Kasım Süleymani suikasti sonrası ABD üslerini haberli şekilde boş araziye attığı füzelerle vurması hafızalarımızda tazeliğini hala koruyor.
İran, ABD ile savaşmayı isteyecek kadar aptal bir devlet değildir. Silah ve askeri güç bakımından kendisinden kat be kat üstün bir devletle savaşa girmenin faturası hem İran halkı hem de yönetimi açısından intihar olacaktı!
İran, kendisinden beklendiği gibi hareket ederek bu savaşın ateşini söndürecek zayıf bir misilleme ile kendi iç kamuoyuna dair mesajını verdi ve konuyu kapatmayı tercih etti. Stratejik açıdan en doğru olanı yaptı İran. Zira, İsrail Terör Örgütü ve teröristbaşı Netanyahu, aksine bu savaşın uzamasını istiyordu. İran’ın yaptığı “Sabır hamlesi” Netanyahu’nun sonunu getirecek bir hamle oldu aslında.
Trump, en başından beri Netanyahu ile çalışmak istemiyor. Bunu defalarca belli etti. En son ABD ziyaretinde Netanyahu’yu kameralar önünde diplomatik bir dille azarlayarak “Makul ol, akıllı ol” türünden cümlelerle “Haddini bil!” dedi.
Trump için artık Netenyahu'yu bitirme geri sayımı başladı diye düşünüyorum.
İran'ın, ABD ile savaşı durdurmasının ardından İsrail’in eli kolu bağlanmış durumda ve Netanyahu kendi iç kamuoyuna hesap verme pozisyonundadır.
İşgalci Yahudiler, ilk defa bu kadar çok kayıp verdiler. Tel Aviv, Hayfa ve diğer Filistin toprakları ilk defa bu kadar vuruldu.
Yüzlerce bina yıkıldı. Gayri resmi rakamlara göre 2.500 israil yahudisi öldü!
İsrail’in “Demir kubbesi” kevgire döndü ve uluslararası kamuoyunda “Delik kubbe” şeklinde mizah konusu yapıldı.
İsrail’in “Güvenli ülke” algısı yerle bir oldu. Yüzbinlerce Yahudi işgalci Filistin topraklarını terk etti ve etmeye devam ediyor.
İran, tiyatro bir misillemeyle savaşı sonlandırdı. Ancak; İran, İsrail’i önemli ölçüde can ve mal kaybına uğratarak onurunu korudu. İsrail’in tüm karizmasını yerle bir etti ve bence İran bu savaştan zaferle çıktı.
İran’a övgüler yağdırmıyorum. Zira İran’ın sünni coğrafyasında yaptığı katliamları biliyorum. Sünni kadınları tecavüz ederek katlettiklerini biliyorum ve tüm bunlardan dolayı içimde müthiş bir İran nefreti olduğunu belirtmeliyim.
Fakat: Bir durum değerlendirmesi yapıyorum ve yaptığım değerlendirmenin objektif olması gerekir.
Ayrıca; Katil İsrail’i delik deşik ederek tarihinde bir ilki yaşatan İran’a, bundan dolayı teşekkür ediyorum.
Zira; Katil İsrail’e olan nefretim ve kinim, İran’a olan nefretimden bin kez daha fazla.
Hülasa; En kötü barış, en iyi savaştan daha iyidir. İran, akıllıca hareket ederek belki de 3. Dünya savaşına kadar gidecek büyük bir kaosun önüne geçti ve insanlığa bir nefes aldırdı.
Hayırlı olsun…