Batı sessiz, BM yetersiz

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

Dünyanın gözleri yeniden Güney Asya’ya çevrilmiş durumda. Hindistan, uluslararası hukuku ve insanlığı ayaklar altına alarak Pakistan’ın egemen topraklarını hedef alan alçakça bir füze saldırısı gerçekleştirdi. 8 masum sivilin hayatını kaybettiği, 35 kişinin yaralandığı bu hain saldırı, sadece Pakistan’a değil; Müslüman coğrafyalara, İslam’ın vakarına ve mazlum halklara yapılmış bir meydan okumadır.

Pakistan, sadece bir ülke değil; İslam dünyasının nükleer güce sahip yegâne kalesidir. Asırlarca sömürgeciliğe karşı direnen, ümmet bilincini diri tutan ve Kudüs’ten Keşmir’e, Myanmar’dan Filistin’e kadar tüm mazlumların sesi olan bu şerefli millet, şimdi yeni bir emperyal saldırganlıkla yüz yüze bırakılmıştır.

Hindistan’ın tam da seçim atmosferine girerken böyle bir saldırıya yönelmesi, içerideki başarısızlıklarını dış düşman üretme taktiğiyle perdeleme çabasıdır. Modi hükümeti, Hindutva ideolojisini beslemek için Pakistan karşıtlığını araçsallaştırmakta, Keşmir’de işlediği insanlık suçlarını örtbas etmek adına savaş tamtamları çalmaktadır.

Ancak bu kez karşılarında sessiz kalacak bir Pakistan yok. Bu sefer Pakistan, “karşılık vereceğiz” demiyor sadece; “biz zamanı ve yeri belirleriz” diyor. Çünkü artık sabır taşı çatlamıştır. Saldırıların özellikle sivil yerleşim yerlerini ve bir camiyi hedef alması, Hindistan’ın gerçek niyetini açıkça gözler önüne seriyor: Bu, İslam'a ve Müslümanlara karşı sistematik bir nefretin sonucudur.

Birleşmiş Milletler'den gelen "itidal" çağrıları artık bayatlamıştır. Sözde insan hakları savunucuları, sivillerin üzerine inen bombaları görmezden gelirken, BM Güvenlik Konseyi yine çifte standartlarla yüzünü başka yöne çevirmiştir. Batı’nın Ukrayna için gösterdiği hassasiyet, söz konusu Pakistan ve Müslüman halklar olduğunda buharlaşıyor.

Ancak unutulmasın ki; bu sessizlik, Hindistan’ın saldırganlığına meşruiyet kazandırmaz. Aksine, daha büyük bir bölgesel felaketin kapısını aralar. Çünkü bu kez karşısında sadece Pakistan değil; tüm İslam dünyasının vicdanı vardır.

Türkiye’nin tavrı ne olmalı?

Türkiye, tarih boyunca mazlumların yanında olmuş bir millettir. Bu yüzden Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın Pakistan’ın egemenliğine yönelen bu saldırıya karşı net bir duruş sergilemesi, kardeşlik hukuku adına önemlidir. Pakistan bizim kardeşimizdir; onların davası bizim davamızdır. Keşmir bir insanlık meselesidir ve oradaki zulüm, sadece bölgesel değil, küresel bir tehdittir.

Bugün Pakistan halkı yalnız değildir. Dualarımız, kalbimiz, tüm varlığımızla onların yanındayız. Her füze sesi, Keşmirli bir çocuğun çığlığıdır. Her patlama, İslam dünyasının kalbinde açılmış bir yaradır. Ancak şunu da biliyoruz: Her karanlık, Allah’ın izniyle sabaha gebedir. Ve biz, bu sabahı Pakistan’ın vakur direnişiyle karşılayacağız.