Emperyalizm çöktü!

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

Türkiye'de 36 milyon bağımsız birim, 31 milyon konut var.
Türkiye'de,  15 milyon 384 bini kendi sahip oldugu evinde oturuyor.
Geriye kalan 21 milyon ev birden fazla evi olup kiraya verenlere ait.
Bu hesaba göre; 85 milyon nüfusu olan ülkemizde, 70 milyon kişinin evi yok.
Hani halk dilinde meşhur bir söz vardır "Dikili ağacı yok!"
Düşünsenize 783 bin kilometre karelik bir coğrafyada toplamda 100 metre kareye tekabül eden bir oturumluk mekana sahip değilsiniz...
Bu ilahi taksimat mıdır?
-Elbette hayır!
Gözü doymaz muhterislerin çarpık anlayışının tezahürüdür.
Bildiğim bir hakikat var ki: Her fani sonunda iki metrelik bir çukura gömülüyor ve sahip olduğu herşeyi burada bırakıp gidiyor.
Bu hayatın en yalın hakikatidir. Daha doğarken ölmeye namzet bir yaşama merhaba demiyor muyuz?
"Her bidayetin bir nihayeti var" 
Bu gerçeği hiç kimse reddedemiyor. Ölüm karşısında herkes çaresiz bir mecburiyete mahkum olduğunun farkında!
Ve fakat; Helva şirin, nefis kafir!..
Yerküredeki sermayenin yüzde doksanını, yüzde onluk nufusa sahip küresel hegomanların, oligarkların ve küresel emperyalizmin temsilcilerinin yönettiği bir dünya da adalet kavramının içi boş bir söylemden ibaret olduğu su götürmez bir gerçektir!
Emperyalizm canavarı büyüdükçe, iştahı da o denli artmış, doymak bilmeyen işkembesi o denli büyümüştür. Artık sıradan basit avlar onu doyurmaya yetmiyor. Daha büyük avlara ihtiyaç duymaktadır.
Ne ki; Onu doyuracak kapasitede sömürgeler kalmadı.
Afrika'yı tüketti. Ortadoğu'da petrol rezervi yakın gelecekte bitecek yani paylaşmaya değer bir şey kalmadı.
Elektrik ve nükleer enerji petrole olan bağımlılığı azalttı ve zaman içinde bu ihtiyaç tamamen ortadan kalkacak.
Özetle; Emperyalizm canavarı artık kendine, kendisi kadar büyük sömürgeler bulamıyor ve kendi kendini yemeye başladı.
Küresel sistem tıkandı, insanlığa söyleyecek hiçbir sözü kalmadı.
Demokrasi, insan hakları ve evrensel hukuk kuralları siyonist ve evanjelik zihniyetin çıkarları uğruna berhava edildi!
Gazze'de insanlar diri diri yakılırken, yanıbaşındaki islam ülkelerinde stadyumlar futbol sarhoşluğu içinde atılan gollere çığlıklar atan yüzbinlerle doluyor!
İnsanlık, belki de en zor zamanların içinden geçiyor. Tarihin bazı zamanlarında yaşanan barbarlık ve katliamları toplu olarak ve tüm dünyaya izleterek yapıyorlar.
Küresel hegomanlar dünyayı ateşe verirken kendilerinin bu ateşten etkilenmeyeceğini zannediyor. Oysa bu ateş herkesi yakacak. Çünkü gidilecek başka bir dünya yok.
Adalet, huzur ve barışın olmadığı bir dünya da hiç kimse güvende olmayacak. Zengin olsa ya da fakir olsa fark etmez. Bir mahallede yangın çıkmışsa herkesin evi tehlikededir. Gecekondu ya da villa fark etmez!

Yeni bir sistem ihtiyacı insanlığın gündemindeki en önemli ana başlık olarak duruyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "Dünya beşten büyüktür ve daha adil bir dünya mümkündür" tezi en doğru zamanda söylenmiş en doğru söz olarak beşeriyetin yolunu aydınlatan, maşeri vicdanda büyük yankı uyandıran bir hakikatin cümleye evrilmiş halidir.
Ülkelerin ulusalcı politikaları giderek faşist bir anlayışa sürükleniyor.
Almanya başta olmak üzere Avrupa'da ırkçı partilerin oy yüzdeleri süratle artıyor.
Basit bir ulusal ırkçılıktan ziyade, haçlı hristiyanlığın hortlatılması üzerinden söylem ve siyasi argümanlar açıktan yapılıyor.
İnsanlık yok oluşa hiç bu kadar yaklaşmamıştı.
Korkularımız gerçek ve asla yersiz değil.
Ancak, yarına dair umutlarımızda gerçek ve korkularımız kadar büyük.
Ahlak ve adalet anlayışının hakim olduğu bir dünya güvenli, huzurlu ve istikrarlı olacaktır. Bunun başka hiçbir yolu ve çaresi yoktur.
Vesselam...