G20 Johannesburg Zirvesi

YAYINLAMA:

Hepimiz G20 zirvesini duymuşuzdur. Bu yıl düzenlenen zirve, öncekilerden biraz daha farklıydı. G20, 1999 yılında kurulmuştu. Kurulmasındaki amaç, dünyadaki küresel aktörleri bir araya getirerek finansal dengeyi koordine etmekti. Her geçen sene dünyayla beraber üzerindeki sistem de değişiyor. Özellikle son asırlarda insanoğlu diplomasinin önemini daha çok fark etti. Herhangi bir çözüme ulaşmada savaş, normalde en öncelikli yoldu. Bu durum o yıllara göre gayet olağandı. Yılların geçmesiyle beraber algı yerini diplomatik çözüm arayışlarına bıraktı. En son geldiğimiz noktada diplomasi birinci önceliğimiz oldu.

  G20 gibi zirveler de bu tarz durumlar için şart hâline geldi. Kurulduğu yıllarda katılımcılar, bazı ekonomi bakanları (doğal olarak büyük ekonomiler) ve merkez bankası başkanlarından oluşuyordu. Ancak bu tarz zirvelere rağmen dünyada birçok kez kriz yaşandı. Bazı ekonomiler yıkımla karşı karşıya geldi, hükümetlerden devrilenler oldu. Ekonomi, bir insan için her şey demekti. Zamanında üniversitemde bir profesör, dünya tarihindeki her savaşın iktisadi sebeplerden ötürü başladığını söylemişti. Yıllar geçse de asla unutamayacağım bir cümle.

  2008 yılından sonra ekonomik bunalımların insan hayatına nasıl etki ettiği daha iyi fark edildi. Bu sefer de zirvedeki katılımlar değiştirildi. O seneden itibaren katılımcılar devlet başkanları oldu. Üye ülkeler, 19 ülke ile Afrika Birliği ve Avrupa Birliği’dir.

  Kurulduğu tarihten itibaren ilk defa Afrika’da gerçekleşti bu zirve. Tabii bu durum birçok anlamı içinde barındırıyor. Öncelikle dünyanın sadece Avrupa’dan ibaret olmadığı gerçeğini fark edebiliyoruz. Afrika kıtasının varlığından söz edebiliyoruz. Akıllara şu soru geliyor: Afrika kıtasının farkında değil mi bunca insan? Farkındalar. Ancak konu diplomasiye geldiği vakit kimse Afrika’dan söz etmiyor. Yıllardan beridir süreçler bu şekilde ilerliyor.

  Yoksulluğun bu kadar fazla olduğu, insanların bir yudum suya muhtaç kaldığı bir coğrafyadan bahsediyoruz. İçlerinde istisna ülkeler var. Konumuz bu ülkelerin dışında. Böyle bir yerde G20 zirvesi düzenlemek oldukça doğru bir karardı. Garip olan, Amerika, Çin ve Rusya gibi ülkelerin katılım sağlamamasıydı. G20 zirvesinin yalnızca Batı merkezli değil, daha kapsayıcı olduğunu iddia ettiği bu yılda bu ülkelerin katılmaması, çok kutuplu dünyayı tam olarak anlayamadıklarını işaret ediyor.

  Dünya, 20. yüzyıla kadar her asırda bazı devletlerin başat güç olmasıyla şekillendi. Ancak geldiğimiz yıllarda artık bazı kuruluşların ve şirketlerin ekonomisinin dünyada belirli bir yüzdelik dilim kaplamasıyla işler değişti. Tek taraflı bir dünya yıkılalı yıllar oldu. Artık çok kutuplu bir dünya, kabul etsek de etmesek de, gözler önünde. Küreselleşen dünyayı tartışırken Afrika, Asya gibi coğrafyaları görmezden gelmek en büyük doğruyu inkâr etmektir.