Los Angeles'ta Neler Oluyor?
6 Haziran tarihinde ICE (Immigration and Customs Enforcement - Göçmenlik ve Gümrük Muhafaza Dairesi) tarafından 44 kişi Los Angeles’ta gözaltına alındı. Baskınlara karşı halk, gösteriler düzenlemeye başladı. İlerleyen günlerde ise protestocular ile güvenlik güçleri arasında çatışmalar yaşandı.
Trump’ın askeri müdahaleyi eyaleti yok sayarak yapması da ayrı bir tartışma konusu. Bunun büyük bir egemenlik ihlali olduğunu fark edebiliyoruz. California Valisi Newsom, Trump’ın bu müdahalesi karşısında federal mahkemeye başvurmuştu. Sivil özgürlükleri tehlikeye attığını düşünen Newsom, Trump’ın karşısında kararlı bir duruş sergiliyor.
Bu olaylar akla birkaç soru getiriyor: Büyük bir neslin hayali olan “Amerikan Rüyası” sadece bir rüyadan mı ibaret? Gerçeklerle karşı karşıya kaldığımızda, filmlerdeki o müstakil evlerde huzurla yaşayan insanlardan biri olunabilir mi?
Uluslararası arenada göçmen haklarına saygılı gibi davranan ve kendilerini başka ülkeler için birer ahlak bekçisi olarak görenlerin ülkelerindeki bu karışıklıklar oldukça ilgi çekici.
Yapılan müdahalelerin antidemokratik olması, bugün sadece göçmenleri tehdit etse de, yarın kendi halkı için büyük bir problem hâline gelebilir.
Medya her zamanki gibi ikiye bölünmüş olsa da, çoğunluğun Trump’ın karşısında ve göçmenlerin yanında bir tutum sergilediğini söyleyebiliriz. Halk, protestoların dozunun artmasından dolayı büyük bir endişe içinde.
Olaylar esnasında Apple Store ve Jordan Flagship gibi mağazalar yağmalandı. Protestolar sırasında yüzlerce insan gözaltına alındı. Güvenlik güçlerinden de çok sayıda yaralanan olduğu biliniyor.
Durumdan ne gibi dersler çıkarmalıyız?
Bizler de mülteci ve göçmenlerin çok sayıda yaşadığı bir coğrafyadayız. Göçmenlere yönelik yaklaşım politikalarının ne kadar kritik olduğu gözler önünde. Amerika’da yaşanan olaylar, gelecekte karşılaşabileceğimiz sorunları şimdiden görmemizi sağlıyor. Olaylar bu noktalara gelmeden, demografik yapımızı birinci önceliğe alarak stratejik politikalar izlenmeli.
Dünyada bu şekilde göç alan ülkelerde, merkezi yönetim ile yerel yönetimler arasında yaşanan anlaşmazlıkların nasıl sonuçlara yol açabileceğini öngörebilmeliyiz.
Özellikle Ortadoğu’dan Avrupa ve Amerika’ya olan göçler giderek artıyor. Bu düzensiz göçler karşısında ülkeler, demografik yapıların bu denli bozulmasına karşı önlemler almaya çalışıyor. Kimi zaman dünyada böyle problemlere yol açsa da, doğru hamlelerle bu sorunları aşmak mümkün.