Firavun’un sınırı ve vicdanın yürüyüşü

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

İnsan bazen sadece yürür. Sırtında çantasıyla, avucunda duasıyla, kalbinde bir halkın çığlığıyla... Tıpkı bugün Gazze için yürüyen onbinlerce insan gibi. Dünyanın dört bir yanından gelen bu vicdan yürüyüşü, mazlumların sessiz haykırışını yüklenmişken, tam da yolun ortasında bir firavun gibi dikilen Mısır yönetimi, bu yürüyüşün önüne utançtan örülmüş bir duvar çekti.

Bugün Refah Sınır Kapısı, artık bir sınır değil; bir insanlık terazisi. Bir kefesinde Gazze’de açlıktan ölen çocuklar, diğer kefesinde ise diplomatik hesaplarla mühürlenmiş kapılar var. Bu terazide insanlık ağır basmadı ne yazık ki. Mısır rejimi, Gazze’ye ulaşmaya çalışanları “koordinasyonsuzluk” bahanesiyle durdurdu. Oysa bu insanlar ne ordu mensubu, ne siyasi militan; sadece su, gıda ve onur taşıyan gönüllüler. Onların taşıdığı şey, yüreklerinin ta kendisi.

Ey Sisi, senin korkun, insanların attığı adımda gizli. Çünkü o adımlar, senin iktidarını değil, senin izanını sorguluyor. Bugün diplomasiyle değil, imanla konuşan bir çağ doğuyor. Bu çağda sadece devletler değil, halklar da konuşuyor. Senin susturmak istediğin tam da bu: Halkların vicdanı.

Ve ne garip bir ironidir ki; İsrail zulmüne en yakın kapıda, en büyük engel bir başka Müslüman ülkenin başında duranlar tarafından kurulmuş durumda. Bu, sadece bir politik gaf değil; bu, İslam kardeşliğine sürülmüş kara bir lekedir. Firavunların soyundan gelmek yetmiyor; zulme göz yummak, seni yeniden bir firavun yapar.

Kudüs’ün yolu Kahire’den geçiyor artık. Bu yol, diplomatik izinlerle değil, kalbiyle yürüyenlerle açılmalıydı. Ama siz kapıları zincirlediniz. Sözüm ona güvenlik gerekçesiyle. Oysa hakikati söyleyelim: Gerçek gerekçe, korkudur. Bu yürüyüşün getireceği büyük uyanıştan korkuyorsunuz. Çünkü biliyorsunuz ki, tek bir insanın vicdanla attığı adım, devasa saltanatları yerle bir eder.

Türkiye’den yola çıkan kardeşlerimiz, Avrupa’dan, Asya’dan, Afrika’dan yürüyen binlerce vicdan eri… Sizler durmayın. Çünkü bu yol, sadece Refah’a değil, rahmete çıkan bir yoldur. Bu yürüyüş, mazlumun duası gibi görünmeyen ordular taşır ardında. Ve biz biliyoruz ki, Firavunlar hep olur ama Musa da hep yürür.

Bugün, Refah sadece Gazze’nin nefes borusu değil, bizim de insanlığımızın sınavıdır. Ve biz bu sınavı, kalbimizin hizasında yürüyerek vereceğiz. Çünkü yürümek de bir ibadettir. Hele ki o yürüyüş, mazluma uzanan bir merhamet eli ise…

Yürüyün kardeşlerim. Duanızla, direnişinizle, sabrınızla yürüyün. Çünkü bu çağ, yürüyenlerin çağıdır.