Yenidevir Gazetesi Gündem İsviçre’de 500 parça tarihi hazine bulundu! 17. yüzyıl sikkesi 52 milyon TL’ye satılacak mı?

İsviçre’de 500 parça tarihi hazine bulundu! 17. yüzyıl sikkesi 52 milyon TL’ye satılacak mı?

İsviçre’de 2. Dünya Savaşı öncesi toprağa gömülen 500 altın ve gümüş sikke gün yüzüne çıktı. 17. yüzyıldan kalma 100 dukalık altın sikke, 1 milyon İsviçre frangından satışa çıkıyor.

3 Dakika
Okunma Süresi

İsviçre’de 2. Dünya Savaşı öncesi toprağa gömülen 500 altın ve gümüş sikke gün yüzüne çıktı. 17. yüzyıldan kalma 100 dukalık altın sikke, 1 milyon İsviçre frangından satışa çıkıyor.

İsviçre’de “bahçeden çıkan hazine”: 500 yıllık gizem aydınlandı

İsviçre’nin kuzeyinde bulunan küçük bir kasabada, II. Dünya Savaşı yıllarına ait olduğu düşünülen yüzlerce altın ve gümüş sikke toprağın altından çıkarıldı. Yaklaşık 500 parça eserden oluşan koleksiyon, savaş öncesinde dönemin zengin bir koleksiyoncusu tarafından saklanmıştı.

Sikkeler, onlarca yıl boyunca kimsenin haberdar olmadığı bir bahçe toprağının derinliklerinde kaldı. Koleksiyonun ortaya çıkarılması, hem tarih meraklılarını hem de koleksiyonerleri heyecanlandırdı.

Elde edilen bulgulara göre, koleksiyonerin amacı paraları korumaktı — ama hayat, planlarını tamamlamasına izin vermedi.

Felç geçirince hazine unutuldu

1930’lu yıllarda Avrupa’da Nazi işgalleri yayılırken, İsviçreli bir iş insanı sahip olduğu koleksiyonun tehlikeye gireceğini düşünerek paraları bahçesine gömdü.

Kaynaklara göre, adam önce sikkeleri küçük kağıt torbalara yerleştirdi, ardından puro kutularına koydu ve en sonunda metal sandıklar içinde toprağın altına gizledi. Ancak tam o günlerde geçirdiği felç sonucu hayatını kaybetti.

Hazinenin varlığından kimsenin haberi olmadı. Yıllar sonra eşi, 1990’lı yıllarda aile bireylerine “gizli bir gömü”den bahsedince, hikâye yeniden gündeme geldi. Bu ipucu sayesinde koleksiyon yıllar sonra yeniden keşfedildi.

“Gezgin Koleksiyonu” adıyla açık artırmada

Bulunan eserler, bugün İsviçre’deki bir müzayede evinde “Gezgin Koleksiyonu (The Wanderer Collection)” adıyla satışa çıkıyor. Müzayede yöneticileri Arturo ve Giuliano Russo kardeşler, koleksiyon sahibinin kimliğini gizli tutuyor.

Russo kardeşlere göre, koleksiyon yalnızca bir yatırım değil, Avrupa tarihinin canlı bir kesiti.

“Bu paralar sadece ekonomik değeriyle değil, tarihsel mirasıyla da olağanüstü. Her biri kendi döneminin tanığı,”
diyerek koleksiyonun önemini vurguladılar.

Müzayedede 500 parça arasında en değerli eser, 17. yüzyıldan kalma 349 gram ağırlığında 100 dukalık altın sikke oldu.

“Altın Dev”: Kralların prestij simgesi

Koleksiyonun gözbebeği sayılan 100 dukalık altın sikke, 1629 yılında Prag’da basılmış. Üzerinde Habsburg İmparatoru Ferdinand III’ün portresi bulunuyor. Sikkenin kenarında Latince “Tanrı’nın lütfuyla Macaristan ve Bohemya Kralı” anlamına gelen “FERDINANDVS III D G HVNG BOHEMIAE REX” yazısı yer alıyor.

Uzmanlara göre bu tür sikkeler, sıradan halkın değil, kraliyet ailesi üyelerinin ve diplomatik çevrelerin elinde dolaşırdı. 350 gram saf altından üretilen bu devasa para, o dönemde kralların gücünü ve zenginliğini simgeleyen özel bir prestij sembolüydü.

Müzayede başlangıç fiyatı 1 milyon İsviçre frangı (yaklaşık 52 milyon TL) olarak açıklandı. Ancak uzmanlar, açık artırmada fiyatın bunun çok üzerine çıkabileceğini tahmin ediyor.

Altın sikkeler neden bu kadar değerli?

Numismatik uzmanlarına göre, 100 dukalık sikkeler yalnızca ağırlıklarıyla değil, tarihsel nadirlikleriyle de paha biçilemez hale geliyor. Çünkü:

Bu boyutta ve ağırlıkta üretilmiş örneklerin sayısı çok az,

Kraliyet damgası taşıyan her sikke koleksiyon dünyasında benzersiz kabul ediliyor,

Altın saflığı modern ölçülere göre bile yüksek (yaklaşık %98).

Koleksiyonun kalan parçaları arasında da Fransa, Avusturya, Hollanda ve Polonya kraliyetlerine ait madeni paralar yer alıyor.

“Tarih toprak altında yaşıyordu”

Müzayede evinden yapılan açıklamada, koleksiyonun keşif hikâyesi “film gibi” olarak nitelendirildi.

“Savaşın gölgesinde toprağa emanet edilen bir tarih, neredeyse 90 yıl sonra gün yüzüne çıktı. Bu yalnızca bir buluntu değil, bir zaman kapsülü.”

Şu anda İsviçre’de sergilenen koleksiyon, meraklıların yoğun ilgisini çekiyor. Pek çok müze, bu eserlerden bazılarını satın almak için ön kayıt yaptırdı.