Fenerbahçe ile ABD merkezli gıda devi Chobani arasında gerçekleşen sponsorluk anlaşması, sadece spor dünyasında değil, iş dünyasında da büyük yankı uyandırdı. Kulübün uzun süredir birlikte çalıştığı Ülker ile yollarını ayırmasının ardından, stadyum isim hakkı ve Avrupa maçları forma göğüs sponsorluğu için Chobani ile masaya oturması, gözleri markanın kurucusu Hamdi Ulukaya’ya çevirdi. Peki, Chobani’nin arkasındaki bu başarılı isim kimdir? Hangi adımlarla milyar dolarlık bir imparatorluk kurdu?
Erzincan’dan Amerika’ya uzanan başarı hikâyesi
1972 yılında Erzincan’ın İliç ilçesinde doğan Hamdi Ulukaya, sütçülük yapan bir ailenin çocuğu olarak büyüdü. Hayvancılıkla iç içe geçen çocukluk yıllarının ardından, 1994 yılında Amerika’ya İngilizce öğrenmek için giden Ulukaya’nın hayatı bu adımla tamamen değişti. Başta küçük bir peynir işiyle uğraşan girişimci, kısa süre sonra Amerika’da geleneksel Türk yoğurdunun eksikliğini fark etti.
2005 yılında New York eyaletinde kapanmış bir yoğurt fabrikasını satın alarak adını "Chobani" koyduğu markasını kurdu. O günlerde küçük bir üretim tesisiyken bugün ABD’nin en büyük yoğurt üreticilerinden biri olan Chobani, süzme yoğurdu Amerikan pazarına tanıtan ilk şirketlerden biri olarak anılıyor.
2,3 milyar dolarlık servetiyle Türkiye’nin en zenginleri arasında
Ulukaya’nın kurduğu Chobani kısa sürede milyonlarca evin sofrasına girerken, marka uluslararası alanda da büyük başarılara imza attı. Forbes’in 2025 verilerine göre, Hamdi Ulukaya’nın net serveti 2,3 milyar dolara ulaştı. Bu rakamla birlikte Türkiye’nin en zengin iş insanları listesinde üst sıralarda yer alıyor.
Sadece iş insanı değil, aynı zamanda gönül insanı
Hamdi Ulukaya’nın sadece iş dünyasındaki başarıları değil, sosyal sorumluluk projelerine olan katkıları da dikkat çekiyor. Kurucusu olduğu Tent Vakfı aracılığıyla dünya genelindeki mültecilere destek sağlıyor. Şirket karının %10’unu hayır işlerine ayırması, onu klasik bir iş insanından ayıran en önemli detaylardan biri.
Fenerbahçe’ye güç katacak iş birliği
Ali Koç ile yakın dost olduğu bilinen Ulukaya’nın, Fenerbahçe ile yaptığı bu iş birliği sadece bir sponsorluk değil; aynı zamanda kulübün uluslararası marka değerini artıracak bir adım olarak görülüyor. Amerika merkezli bir markanın Fenerbahçe’ye yatırım yapması, hem finansal anlamda hem de global tanınırlık açısından önemli bir stratejik hamle olarak değerlendiriliyor.