Rusya'nın Kamçatka Yarımadası açıklarında yaşanan 8.8 büyüklüğündeki dev deprem, sadece bölgeyi değil, tüm Pasifik Havzası’nı alarma geçirdi. Depremin ardından Pasifik kıyılarında yer alan birçok ülke, tsunami tehdidine karşı acil önlem planlarını devreye sokarken, uzmanlar bu sarsıntının, “Pasifik Ateş Çemberi” olarak bilinen ve dünyanın en aktif deprem kuşağındaki yıkıcı potansiyelin bir yansıması olduğuna dikkat çekti.
Sismik kıyamet hattı: Pasifik Ateş Çemberi nedir?
Dünyadaki büyük depremlerin yaklaşık %90’ı Pasifik Ateş Çemberi boyunca gerçekleşiyor. Bu devasa kuşak; Şili kıyılarından başlayarak, Japonya, Endonezya, Filipinler, Alaska ve Yeni Zelanda’ya kadar uzanan aktif fay hatlarından oluşuyor. Yer kabuğunun en kırılgan olduğu bölgelerden biri olan bu hat üzerinde yaşanan her büyük sarsıntı, sadece bölgesel değil küresel etkiler de yaratabiliyor.
Deprem büyüklüğünde ilk 10 listesinde
Kamçatka’da yaşanan 8.8 büyüklüğündeki deprem, dünya tarihinde kaydedilmiş en büyük 10 depremden biri olarak kayıtlara geçti. Bu sarsıntı, 1906’da Ekvador-Kolombiya kıyılarında yaşanan 8.8’lik depremin etkisini hatırlattı. O olayda oluşan tsunami, Panama, Kosta Rika ve Hawaii gibi uzak bölgelerde bile hissedilmişti.

En yıkıcı örnek: 2004 ve 2011 tsunamileri
Pasifik Ateş Çemberi’nin ne denli tehlikeli olduğunu gösteren en trajik olaylardan biri de 2004 Hint Okyanusu depremi ve ardından gelen tsunami oldu. 9.1 büyüklüğündeki bu deprem sonucunda, aralarında Endonezya, Tayland ve Hindistan’ın da bulunduğu birçok ülkede 227 binden fazla insan yaşamını yitirdi.
Benzer şekilde, 2011 yılında Japonya'nın Tohoku bölgesinde meydana gelen 9.1 büyüklüğündeki deprem sonrasında oluşan tsunami, Fukuşima Nükleer Santrali’ni vurarak modern tarihin en büyük nükleer felaketlerinden birine yol açtı.
Gözler şimdi yeni risklerde
Kamçatka sarsıntısının ardından bölgedeki tsunami uyarıları devam ederken, bilim insanları Pasifik Ateş Çemberi’nin bir bütün olarak hareketlenebileceğine dair uyarılar yapıyor. Yeni sarsıntıların tetiklenebileceği, Japonya, Filipinler ve ABD kıyıları gibi risk altındaki bölgelerde dikkatli olunması gerektiği belirtiliyor.