Yunanistan’da Tarım Krizi
Aralık ayı Yunanistan için adeta bir tarımla mücadele ayı oldu. Hepimizin bildiği gibi Yunanistan Avrupa Birliğine üye. Bu üyelik 1981 senesinde gerçekleşti. Bu seneden itibaren her yıl Avrupa Birliğinden tarım desteği alıyordu. Bu yardım bu sene çiftçilere ulaşmadı. Yaşananları sadece gecikme olarak bakacaksak ortada herhangi bir sorun yok ancak fonların verildiği mekanizmada birtakım yolsuzluk iddiaları var. Halkın sabrı taşmış durumda. Traktörler yola çekiliyor, sınır kapıları kapatılıyor ve her şeyden önemlisi halk yerel kolluk kuvvetleriyle çatışmaya giriyor.
Dünya üzerinde genel bir hayat pahalılığı mevcut. Hepimiz farklı oranlarda etkilensek de bugün ben hiçbir şeyden etkilenmiyorum demek doğruluktan çok uzak bir cümle olur. Özellikle tarım sektörüne bakacak olursak tohum, gübre, yem gibi tarımın vazgeçilmez unsurlarının fiyatları yüksek. Bir de üretici her şeye rağmen mahsulü üretip satsa bile mahsul çok ucuza gidiyor. Böyle bir dengede tarım sektörü oldukça zorlu yıllar geçiriyor. Üretici gelen desteklerle nefes almaya, hayatını idame ettirmeye çalışıyor. Bu yıl ise gelen destekler sekteye uğradı. Üreticilerin birçoğunun kârı olmamasını geçtim, baş başa da çıkamıyor. Gittikçe borçlu duruma düşüyor.
Bir de madalyonun diğer yüzü var. Uzun bir süredir bazı üreticilerin olmayan yerleri varmış gibi gösterdiği, bunlardan destek aldığı söyleniyordu. Düşünün ki hayvanı olmayan bir adam yem desteği alıyor. Bu tarz ahlaksızlıklar genelde bir yerde patlayıverir. Bir sonuç doğurur. Görüldüğü üzere bu sonuç da Avrupa Birliği desteğinin gecikmesiydi. Olan yine işini hakkıyla yapan üreticiye oldu.
Üretici de bu durum karşısında hakkını eylemden yana kullandı. Binlerce traktörün yollara döküldüğü, ulaşımın sekteye uğratıldığını hatta zaman zaman havalimanlarına giden yolların tamamen kapatıldığını gördük. Kolluk kuvvetlerinin müdahale etmesiyle tam bir kaos yaşandı.
Muhtemelen bir zaman sonra halk tamamen Avrupa Birliğine güvenin sarsılabileceğini daha iyi kavrayacak. Hayatlarını gelen desteklere adamanın sistemi çıkmaz bir yola soktuğunu fark ettikleri vakit yanlışın nerede yapıldığını anlayacaklar.
Günümüzde kendini gelişmiş ülke olarak gören devletlerin hayatlarını devam ettirebilmesi için çeşitli devletlere ya da Avrupa Birliği gibi kurumlara ihtiyaç duyması demek, günü geldiğinde bu devletlerin ya da Avrupa Birliğinin izlediği siyasetle yerle yeksan olması demektir. Bir ülkenin her alanda bağımsız olması vazgeçilmez bir şarttır. Bu yapılan yardımları masum görenler işler çıkmaza girdiğinde ortada gözükmeyecekler.
Bu kriz giderek büyüyebilir. Bir an önce önlem alınması gerekiyor. Yunanistan’da başlayan bu süreç gelecek zaman içerisinde bütün Avrupa pazarını etkiler.
Bir diğer tarafta bu süreç bizleri de olumsuz etkileyebilir. Şu andan itibaren olayları çok iyi takip etmeli, zamanı geldiği vakitte kendimize fırsat oluşturmalıyız. Aksi takdirde çok uzun bir süre geçmeden ülkemizde de bir kriz görmemiz mümkün.