İlklerin Papası XIV. Leo’nun Türkiye Ziyareti

YAYINLAMA:

Gerçek adıyla Robert Francis Prevost. Amerika Birleşik Devletlerinde doğan, Fransız ve İtalyan kökenli Louis Marius Prevost ve İspanyol kökenli (İspanyaya Anadolu’dan Ermeni bir ailenin mensubu olarak göç ettiği iddiaları var ) Mildred Martínez'in oğlu olarak dünyaya geldi. Göçmen bir ailenin çocuğu olması, aslen köklerinin neresi olduğunu tam olarak bilmemize engel teşkil ediyor. Nitekim ailesiyle uzun yıllar ABD’de yaşayarak Amerikan kimliğine entegre olmaları da kökleri konusunda bilinmezliğe etki etmekte. 
Ayrıca İlk Augustinusçu Papa Francis'ten sonra Amerika kıtasından gelen ikinci Roma Papası özelliği de var. Uzun yıllar Peru'da misyonerlik faaliyetlerinde bulunmuş,  matematik ve felsefe alanında aldığı eğitimleri görevlerinde uygulamıştır. Çalışmaları, katolik cemaati tarafından beğenilmiş Geleceğin Papası, teoloji eğitimini Chicago'daki Katolik İlahiyat Birliği'nde aldı.19 Haziran 1982'de, o zamanlar Hristiyan Olmayanlar Sekreterliği'nin başkan yardımcısı olan Başpiskopos Jean Jadot tarafından Saint Monica Augustinus Koleji'nde rahip olarak atandı. Ardından bu sekreterlik daha sonra Papalık Dinlerarası Diyalog Konseyi ve ardından Dinlerarası Diyalog Başpiskoposluğu'na dönüşerek On bir yıl boyunca, cemaatin başrahibi (1988-1992), formasyon direktörü (1988-1998) ve meslekten üyeler için eğitmen (1992-1998) olarak atanmasını sağladı. Devamında ise Büyük İlahiyat Okulu'nda Kilise Hukuku, Patristik ve Ahlak Teolojisi profesörü olarak görev yaptı. Aynı zamanda, şehrin yoksul bir banliyösünde bulunan ve daha sonra Saint Rita cemaati olarak kurulan (1988-1999) Kilise'nin Meryem Ana Kilisesi'nin pastoral bakımıyla da görevlendirildi ve Monserrat Meryem Ana Kilisesi'nin cemaat yöneticisi olarak görevlendirildi.

Ve günümüzde Papa olarak yaptığı hamleleri almamıza temel dayanak olduğunu düşündüğüm Episkoposluk sloganı “In Illo uno unum - Biz Hıristiyanlar çok olsak da tek Mesih’te biriz” sözlerini söyledi. Açıkçası bu sözler, şuan yapmış oldukları ziyaretleri ve politikaları almamıza oldukça önemli bir dayanak.

İlk Yurtdışı Ziyareti: İznik Konsili

Papa XIV. Leo, İznik Konseyi'nin 1.700. yıldönümünü anmak için 4 günlük Türkiye ziyaretini gerçekleştirdi. Bu ziyaret Papa’nın ilk yurtdışı ziyareti olmakla ve önemli bir ayini gerçekleştirmesiyle tarihe geçti.
Ziyaretinde ilk durağı Anıtkabir olmuş, akabinde Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşme yaparak Millet Kütüphanesinde İlahi Seremoni törenine katılmış ve konuşma yapmıştır. Sonraki durağı İstanbul olmuş, akabinde İznik konsili olmuştur. Konsilde tüm dünyanın anlık olarak takip ettiği ekümenistik ayini gerçekleştiren Papa, Biz Katolik, Ermeni, Ortodoks Süryaniyiz... Birlikte, tüm Hıristiyan insanları birlikte kattığımız için çok mutluyuz" diye vurguladı.

Bunun Türkiye'deki Hıristiyanlar için "özel ve tarihi" bir an olduğunu söyledi. Ve ayrıca Papa İlahi Ayin'de ‘Hristiyan birliği yolunda çabalamaya devam edelim’ yönünde çağrıda bulundu. 
Ayine katılan katolik insancına sahip Türk vatandaşları da bu tören ile ilgili önemli röportajlarda bulundu. Özellikle Hıristiyanlığın köklerinin de kısmen Türkiye'den kaynaklandığını biliyorum, ancak bugün çoğunluk Müslüman bir ülke. Papa'yı Türkiye'de görmek umut getiriyor" dedi ve diğer Hıristiyanlarla vakit geçirmekten heyecan duyduğunu da sözlerine ekledi.

Kudüs'e, kardeşler olarak yürümeye davet

Ziyaretin en önemli çıktılarından olan Kudüs açıklaması bu görüşme ve ayinlerin en anlamlı boyutunu gösteriyor . Çünkü belirttikleri üzere ‘Hıristiyanları, inancımızın kökenlerine, Kudüs'e dönüş perspektifiyle, 2033 yılındaki Kurtuluş Yıldönümü'ne doğru bir hac yolculuğu yapmaya davet’ etmesi yeni bir Kudüs hareketi mi başlayacak sorusunu doğuruyor. Malum Kudüs, halen İsrail işgali altında bulunuyor. Ve tüm dünya vatandaşları, üç büyük dine haiz insanlar bu kutsal mekanı ziyaret edemiyor. Bu sözlem, İsrail rejimine karşı bir inanç birliğinin kurulabileceğini düşündürüyor. Bunu yapabilmek için ise ilk hamle olarak Doğu ve Batı Hristiyan dünyasını birleştirmek olduğunu belirtiyor. Bunu yapabilmek için ise Rus Ortodoks Kilisesini yanlarına çekebilmeleri, Türkiye merkezli barışçıl bir iklimde toplanabilmeleri, akabinde diğer dinlerden katılımların sağlanarak sonraki aşamaya geçilebileceğinin mesajını veriyor.

Türkiye, Buluşma Noktası mı Oluyor?

İlklerin Papa’sı Leo’nun Kudüs'e dönerek, hep birlikte hacılar yapmak, yeniden bir araya gelmek ve böylece hep birlikte gerçekten önemli olanı hatırlamak için tarihi gerçek olduğunu vurgulaması önümüzdeki günlerde neler olacağını merak etmemize neden oluyor.
Nitekim, gerekli olmayan şeyleri bir kenara bırakarak Hristiyanlığı bölen kilise politikalarının, rekabetlerin ve iddiaların, stratejilerin, milliyetçiliklerin, ittifakların bitmesi anlamına geliyor. Özetle bölünmelerin üstesinden gelmek anlamına geliyor. Bunu yaparken ise İslam’dan destek alarak  ilerleyebileceklerini göstermiş oluyorlar. Zira Müslüman bir ülke Türkiye olmasa, İznik konsili gibi tarihi öneme sahip bu mekana erişim sağlamaları, ve tüm dünyaya birleşme çağrısı yapmaları son derece imkansız olacaktı. Bu durum bize Türkiye ile Vatikan’ın ve aynı zamanda ileride Rus Ortodoks Kilisesinin de dahil olduğu inanç merkezi haline dönüşebileceğini gösteriyor. Bu inanç birliği, İsrail tehdidine karşı daha barışçıl bir dünya için manevi duygularla savaşlara ve çatışmalara dur demenin yolunu açabileceğine işaret ediyor. Yine de Batı Hristiyan dünyasının iki yüzlü tutumlarının tarih boyunca tecrübesini yaşamış olan Anadolu insanının güvenini kazanmaları en büyük sınavları olacaktır.