NUH’UN GEMİSİ: SUMUD
“Haydi gemiye binin! Onun yürümesi ve durması da Allah’ın adıyladır.”
(Hud Suresi/ 41)
Kur’an-ı Kerim’de geçen mühim olay ve kıssalar günümüze yol çizmek, rehber olmak için anlatılır. Tarihin de sık sık bu sebeple kapısını çalarız; tarihin feneri yolumuza ışık huzmeleri tutar. Garudy’nin muhteşem tespitiyle: Geçmiş bir hayatın hikâyesi, o hayatın güzergâhı üzerinde; geleceğin hikâyesinin en azından bir taslağını ihtiva ediyorsa ancak o zaman bir anlam taşır.”
İşte Nuh (as) ve gemisi. Dile kolay 950 sene kavmini sabırla putları bırakıp Rabb’inin yoluna çağırdı. Lakin artık çaresiz kalmış; bıçak kemiğe dayanınca elini açıp: “Ey Rabbim! Mağlup düştüm. Artık dinine yardım et; benim intikamımı sen al.” (Kamer/ 10) diye yalvarmıştı. Ardından göklerden gelen bir emirle, denizi ve misali olmayan yerde, gemi yapmaya başlamıştır Nuh (as). Ne yaptığını görüp merakla soranlardan bir kısmı alay etmiştir kendisiyle. Ve gemi tamamlanınca büyük bir tufan olacağını ve bu tufandan sadece gemide olanların kurtulacağını duyurmaya başlar. Ona inanan müminler bir bir gemiye biner. Lakin o gemide yer almaları için canından bir parça olan evladını ve karısını bir türlü ikna edemez. Ve gelmez denilen gün gelir yerden ve gökten fışkıran su kaplar yeryüzünü. Dağa çıkıp kurtulacağını uman evladı da o tufanda kaybolur. Günler süren yolculuk ve tufan sonrası selamete çıkan gemi Cudi Dağı’na oturur.
İnsanlığın sıfırlandığı noktadır artık orası. Yeryüzünün yeniden dirilişinin başladığı yer; Milâttır. Ve bir müjde gelir;
“Ey Nuh ile beraber (gemide) taşıyarak kurtardığımız kimselerin soyundan olanlar! Şunu bilin ki Nuh, çok şükreden bir kul idi.”( İsra/17)
“Denildi ki: Ey Nuh! Bizden sana ve seninle gelecek ümmetlere selam ve bereketlerle gemiden in.” (Hud/11)
Haydi gelin hülasa ettiğim Nuh Tufanı’nın ışığıyla günümüze bakalım; belki kaybolduğumuz vahşi orman yolunda bizi doğru adrese götürebilir.
1948’de kurulduğu günden beri en kutsal beldelerimize büyük felaketler yaşatan İsrail, Gazze’de 7 Ekim 2023’ten beri mütemadiyen akla hayale gelmeyen işkence, soykırım ve katliamlarda bulunmaya devam ediyor. Bu tam anlamıyla bir TUFAN. Tabii bir yandan da kuşatıcı bir Rahmet; zira dünyada büyük bir İslami dilişe vesile oluyor. İnsanlar evini eşini evladını her şeyini kaybedip, açlığa ve sefalete mahkum edilen Müslümanların ağzından dökülen “Elhamdülillah!” sözünü hayretle duyuyor. Ve bu teslimiyeti merak edip İslam’ı araştırmaya ve Müslüman olmaya başlıyorlar fevc fevc. Ahir zamanda güneş batıdan doğmaya başladı çoktan…
İşte umudun adı SUMUD.

Deniz dağdağalı. Karanlıklar içre karanlığa atıldı Yunus (as)’un torunları. Onları bu karanlıktan kim kurtaracak?
“Bu yakan sükût nedir Allah’ım!? Bu ümmete ne oldu böyle? Ölü toprağı mı serpildi üzerimize? Nuh’un yakınlarını kurtarmak için çırpındığı tufan bizim üzerimizedir; boğulmak üzereyiz. Mağlup olduk. Kafirler topluluğuna karşı yardım et bize; kurtar bizi Ya Rabb!” diye yakarırken Üstad Sezai Karakoç sesleniyor bize o nahif sesiyle;
“Her çağda, şartlar ne kadar ağır ve umutsuz olursa olsun, inananlar için muhakkak bir Nuh’ın gemisi vardır.”
İşte tam da bu havf ve reca arasında bir gurup cengâver yola koyuldu. Bu sefilce duruşun altında ezilmektense izzetle ölmeyi tercih ederek bindiler Nuh’un Gemisi’ne.
Ah o gemide olmak vardı; yola koyulmak… Sen sefere niyet et Fatih gibi; Rabbim o gemileri su biterse karadan yürütmez mi?
Arapça “Kararlılık” ve “Sarsılmaz Azim” manasına gelen Sumud; 1967’deki 6 Gün Savaşı’nın ardından Filistinliler arasında baskı ve direnişi anlatan bir kavram. Bu kelime, aynı zamanda; toprağını ne olursa olsun terk etmemenin, kültür ve kimliğini canlı tutmanın da adı.
İşte bu manidar adla müsemma Sumud Filosu; Türkiye, Yunanistan, Tunus, İtalya, Kanada, Fransa, Mısır başta olmak üzere 44 ‘ten fazla ülkeden gönüllülerin katılımıyla oluştu. İsrail ablukasını kırmak, Gazze’ye umut ve yardım götürmek için 31 Ağustos 2025’te Barcelona’dan yola çıktı. Aynı gün İtalya’nın Cenova Kenti’nden de toplamda 300 ton yardım malzemesi taşıyan birkaç tekne, Küresel Sumud Filosu’na katılmak üzere Akdeniz’e açıldı. Yer yer İsrail saldırısına uğramasına rağmen, farklı ülkelerden gemilerin katılımıyla güçlenerek, sebat ve azimle yolculuğuna devam ediyor.
Biz düşen;
“Surda bir gedik açtık mukaddes mi mukaddes
Ey kahpe rüzgar artık ne yönden esersen es!”
diye haykıran bu kutlu sefinedeki yolculardan olmak yahut bir saman çöpü misali o gemide bulunmak. Gerisi tufan!