Kitap ve Yemek

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

Bitmez çilemizdir eğitim sistemi. 1903-1908 arasındaki Maarif Nazırı olan Haşim Paşa’ya atfedilen “şu mektepler olmasa maarifi ne güzel idare ederdim” cümlesi aslında tarihi derinliği olan bir meselidir MAARİF.

Bu yazının sebebi “kaynak kitaplar” ve “gün boyu eğitim alan talebelere yemek sübvansesi edilmesi” idi. Bir kırtasiyenin önünde sıra bekleyen veliler 5. Sınıfa başlayan evlatlarına “kaynak seti” alma telaşındaydılar. Setin fiyatı 2.500 TL. Sn. Cumhurbaşkanımızın Milli Eğitim politikasının bel kemiği; “sıraların üzerine konulan ders kitapları?”. Bu manzara bu politikayı fena halde hırpalıyordu.

Meseleyi MEB öğretmenleri ile derinlemesine iştiare ettim; görüşler farklı farklı. Bir kısmı hocalar MEB kitaplarını yere göğe sığdıramazken, diğer bir kısmı bu yoğun sınavlar (LGS, YKS) ortamında MEB kitaplarının kaynak kitaplar olmadan rekabette önemli bir kayıp yaşanacağı görüşündeydiler. 2023-2024 döneminde orta ve lise düzeyinde 11 milyon 118 bin 677 talebemiz var. Birçok ülkenin nüfusundan fazla. Okullar arasındaki kalite farkından kaynaklı bir yarış ve eleme mevzu bahis. Devreye “dersaneler” ve “özel destekler” giriyor. Cidal üzerine mevki kurmuş vahşi bir yarış. Cidal psikolojisi ile hayata başlayan biriyeden en kısa ve net ifade ile; Ne bekleyebilirsiniz? Dersaneleri yazmaya başlarsak orta büyüklükte bir kitap ortaya çıkar. Açıkçası tam da çıkmaz sokak. Bu eleme işi, MEB’i ve okulları mahiyetlerinden ve hedeflerinden alkoymuş kendine eser etmiştir. Kültür bakanlığının kütüphanelerini de “beleş test çözme” merkezlerine çevirmiş, mecrasından ve hedeflerinden uzaklaştırmıştır. Bu konuda çok uzmanını görüşlerine denk geldim; milli kabulevinin bir alternatif göremedim. Hayal mahsulü ve hal-i hazırdaki siyasi atmosfere asla muvafık gelmeyecek her türlü su- istimale açık öneriler bahsimizde uzaktır.

“Sistem den ortak olarak herkes rahatsız. Küçük bir araştırma ile geriye dönük Milli Eğitim Bakanlarının sistem üzerine tutumları beyanatlarına rast geldim. Fakat esas değişiklik ve iyileştirmelerin yapılmadığı görünüyor. Cemiyetin siyasi bölünmüşlüğü, siyasi muhalefetin kurumlara olan güveni faslı ile yıprattığı ve siyasi kalması gereken muhalefetliğin “devlete muhalefet” durumuna gelmiş olduğu artık herkesin malumu. Görüştüğüm eğitim camiasından aldığım izlenim; ister muhalif ister muhali olan sıvılacak her türlü girişime toptan bir direnç gösterme ve kusur arama şeklinde tepki gösterildiğini tespit ettim. Önemli bir hastalığımıza olan ümitsizlik depresifleşmiş.

Biz meselimize dönelim: MEB kendine yetmeli. Bunu hangi yöntemle yapar, kendi kurullarında ve kendi dinamizminde bulması gerekiyor. Dışardan gazel okumakla olacak iş değil. Hem birinci adaleti, hem MEB’e olan güven için kaynak kitap meselesi esaslı bir tanzım lazımdır. İlkokuldan Ortaokula, Ortaokul’dan Lise’ye ve Lise’den Yüksek Öğretime geçmişte yaşanan muazzam stres ve endişe halinin tümü cemiyeti derinden etkilediği ve insanların hayatlarında kalıcı olumsuzluklar bıraktığı hakikat karşısında esası bir tedbir her kesimden insanın ortak talebidir.

Bir diğer mesele çocuk yaşlarda olan, enerji harcayan ve açıkan bu yavrularımızı MEB yalnız bırakmamalıdır. Kantinler ve yemekhaneler sübvansi edilmelidir. Çantalardan evden getirtilen yemek arası neviyle idare edilebilecek, geçiştirilecek, kendi haline ve akışına bırakılacak bir mesele değildir. Şahsen her sektörde sübvansiyona karşı bir ilgi, talebelerin okul içi beslenmelerinin sübvans edilmesi istisnasını yürekten desteklerim. Tarım, turizm, spora olan tüm sübvansiyonları kesin; ayakta alışklarım. Lakin bu yavrular, yollarda 10 saatten fazla okulda geçirdikleri düşünüldüğünde, yemek ve kantin ihtiyaçlarının sübvansi edilmesi şahsen en önemli bir mesele olarak görüyorum.

Klişe tavsiyemizi hatırlatalım: TL altın değere konvertible edilmeden, Anadolu şehirleşmesi olan müstakil ev tarzı konutlaşma ile herkes kendi evini kendi inşa etmeden ve müteahhitlerin konut yapması yasaklanmadan dünya liginde hatrı sayılır bir yer tutulamaz. Değişim aracı olan Para altına sabitlenerek güvene kavuşmadan, hane halkı aidiyet duygusunu kazanacağı müstakil evine kavuşmadan huzur tesis edilemez.