Söylenecek Az Söz Kaldı!..
I
Dünyayı ateşlere salan anlayış, ebedî kalacak mı?
Mazlûma çektirilen acılar, zulüm son bulacak mı?
Yeryüzünde kötülüğün mimarı olanlar, kendilerinin dışında hiç bir gücün varlığına müsamaha etmeyeceklerini dile getirmekten kaçınmıyor.
Bu manzarada iyinin karşısında kötüyü, doğrunun karşısında yalanı, güzelin karşısında çirkini, mükemmelin karşısında yanlışı dayatanlar, ne olacak?
Varoluşunu zulmün üzerine kuranlar, yıkılışlarını geciktirme adına ellerinden ne geliyorsa yapmaktayken eli-kolu bağlı hale getirilenler boş mu duracak?
II
İnsanlık tarihinde birçok yıkım gerçekleşti, savaşlar oldu.
Devletlerle imparatorluklar isim değiştirdi, ayak olanlar baş bilindi.
Fillerle atların tepişmesinden zarar gören, tek suçu bu topraklarda doğmak, büyümek olan insan oldu.
Cemiyet-i Akvam'ı "Birleşmiş Milletler" olarak genişleten anlayış, her kurulan ülkeyi, ada devletçiklerini üye kabul ederken son sözde yetkili beş ülkeyi tayin etme gerekçesi ile ne denli kirli amaçlar taşıdığını hep gizledi, sakladı, imâ edeni yok saydı.
III
Köleliğin meşrû olduğu işgal edilmiş topraklarda Afrikalının, Yerli halkın halen ikinci vatandaş konumunda olduğunu bilmeyen kim kaldı?
Yerli halkın İnka- Aztek- Maya Medeniyetini yok sayıp, adına " Kızılderili" demesi, yerli halktan kimin kellesini bedeninden ayırıp getirene para ödülü vermesi neyin nesiydi?
Renkli camlarla boncuklarla kandırılıp, ellerindeki altınla gümüşün gasp edildiği topraklarda tekrar katliam için dinlenme amaçlı barış çubuklarını tüttürenler, altına hücum etmek, yeni yerleşim alanları oluşturmak için her şeyi kazanılmış, kendilerine, beyazlara vaad edilmiş hak olduğunu ifade etmemiş miydi?
Afrika'da yer altı- yer üstü kaynaklarına el koyan, yerli insanı aç-susuz çalıştıranlar, kendilerini " Efendi", yerli insanı " Köle" bilmediler mi?
Ellerine birçok İncil'in birarada şeklini bulanlar, toprakları yanında özgürlüklerini kaybettiklerini ne zaman anladı?
Gemilere odun istifi yüklenen yerli halkın insan tacîrleriyle okyanus ötesine beyazlara köle olarak satılması ve toprak işçisi olarak çalıştırılmasını hangi vicdan onayladı?
İrlanda'dan, İngiltere'den, İspanya'dan, Portekiz'den, Fransa'dan, Hollanda'dan, Belçika'dan çapulcu, hapishane artıklarının vahşetiyle kurulan işgal yerleşim yerlerinde yerli halkı halen beyaz düşmanı gösteren sinema sektörü, kimin elinde?
IV
Kendisini " Efendi" bilenler, diğer insanlığı alt sınıf, hizmetkâr konumunda görüp, insan yerine koymayanlar, her zulmün kendi saltanatlarını sürdürme için can suyu olduğunu saklamazken, "Köleliğin Kaldırıcısı": olarak hangi yalanlarına bizi inandırdı?
.
365 Günü, haftalara ve günlere bölenlerin her haksızlığın kendi topraklarında olduğunu saklayıp, kendilerini mazlum insanlığın kurtarıcısı olarak kabul ettirme rolü ne denli inandırıcı?
Bu herşeyi ters yüz gösteren, kardeşi kardeşe düşman eden, onları barıştırırken kendini hakem, kardeşleri mahkûm sandalyesine oturtanlar, nelerin peşinde?
Demokrasya zehrini başkalarına şerbet niyetiyle içirip, kendilerini bundan muaf tutanlar, yer yüzünde hangi kirli ittifakın temsilcisidir?
V
Bu gün işgalcilerin karşısına bedenlerini çelikleştiren ruhla duranların ölümden korkmaması neyle izah edilebilir?
Her Fatihâ Sûresi'ni okudukça yaptığımız sözleşmeye bağlı kalacağımızı günde onlarca kez tekrar ediyoruz.
Merak mı, açın bir meâli ve okuyun.
"Bizi azıp sapmışların yoluna değil, dosdoğru yola ilet" demenin manası nedir?
" Dost olarak Allah yeter" diyen, azıp sapmışları dost edinenleri kendinden saymaz, bilmez.
Mesele bu denli açık ve nettir...