Güçlü Türkiye

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

Son 10 yılda ülkemiz birçok badire atlattı. 15 Temmuz hain darbe girişimi ardından yaşanan Suriye'deki gelişmeler ve Suriye'de, Barış pınarı ve zeytin dalı harekatları, akabinde tüm dünyayı saran pandemi fırtınası bununla da birlikte ekonomimizde bir daralma ve küçülme oluşturdu. 
Ülkemizin yaşadığı badireler bununla bitmiyor 2022 yılında vuku bulan 6 Şubat depremleri neredeyse ülkenin dörtte birinde hissedildi ve yıkım oluşturdu binlerce ev yıkıldı on binlerce vatandaşımız depremlerde can verdi.
Tabii ki tüm bu yaşanan badirelerin ve felaketlerin bir faturası meydana çıktı.
Ekonomik açıdan daralma gösteren ekonomimizle birlikte paramızın değeri de uluslararası arenada değer kaybetti.
Buna bağlı olarak yükselme kaydeden enflasyon, gıda ve tuketim malzemelerinin fiyatlarını yükseltti,  ekonomimizi kötü bir duruma getirdi.
Fakat sayın Mehmet Şimsek'in Maliye Bakanı olmasıyla birlikte yeniden kendi kodlarına dönen ekonomi ivme kazanarak Yükseliş trendinisürdürmektedir.
Uluslararası derecelendirme kuruluşları her toplantı sonrası ülkemizin puanını arttırmaktadır. Enflasyonda ki düşüş saha da hissedilirken faizde aşağı doğru çekiliyor.
Elbette tüm bunlar kolay değil. Bu kadar felaketi üst üste yaşamış olan bir ülkenin toparlanması da zaman alacaktır, çok kısa sürede büyük bir mucize  beklenmemelidir.
Hükümetin elindeki olanaklar kısıtlıdır, gayri safi milli hasılamızın toplamı bellidir. Şu an için merkez bankası'nın dolar rezervi tarihte olmadığı kadar yükseldi ve 157 milyar dolara çıktı bu çok önemli ve büyük bir rakamdır, yavaş yavaş toparlanıyoruz İnşallah daha iyi olacaktır.
Ümit ediyorum ki enflasyon buna bağlı olarak epeyce inecektir.
Elbette tüm bunlar vatandaşa  yansıyor. Fiyatlar en azından sabit yerinde kalacaktır ve insanlar rahat bir nefes alacaktır.
Fakat şu anda en az ekonomi kadar önemli olan bir sorunumuz daha var!
Etrafımızda vuku olan savaşlar, içine çekilmek istendiğimiz çatışmalar silsilesi!

ABD ve İsrail, merkezli terör saldırıları tüm dünyada terör saldırıları tüm dünyayı ateş çemberinin içine çekiyor.
ABD ile Çin arasındaki rekabetin savaşa dönüşmesi an meselesi.
Ukrayna Rusya savaşı hala devam ediyor ve henüz bir çözüm bulunamadı.
Kanayan yaramız Filistin,  İsrail'in yapmış olduğu soykırımlar ve Filistin'i topyekûn işgal etme planları elbette kabul edilebilir değil.
Bu konuda uluslararası camianın dünya devletlerinin herhangi bir müdahalesi maalesef söz konusu olmuyor.
Bu konuda en çok canı yanan vicdanı tesir altında kalan Türk halkı ve Türkiye Cumhuriyeti devletidir muhakkak.

Türkiye'nin bu konuda ön alması beklenmektedir fakat bunu nasıl yapacak?
Zira İsrail ile olası bir savaşta karşımızdakinin sadece İsrail olmayacağı açıktır.  Karşımıza Amerika Birleşik Devletlerini bulacağız ve karşımızda yine batılı ülkeleri bulacağız bir koalisyon halinde ülkemizin karşısına koalisyon olarak savaşmak için çıkacaklar.
Türkiye buna ne kadar hazır, ülkenin savunma sanayi, savunma sistemleri ve stratejik silahları buna yeterli midir? Elbette ki bu konuda envanteri bizim tam anlamıyla bilmemiz mümkün değil, bunu ancak Devletimizin yetkili kurumları bilmektedir.
Dolayısıyla an itibariyle olası bir İsrail koalisyonu ile savaşa hazır olmadığımızı düşünüyorum, zaten İsrail'in de buna yetecek yüreğinin olmadığınıda biliyoruz. Ancak Suriye üzerinde vekil güçler vasıtasıyla zaten savaşmaktayız.
YPG terör örgütü silah bırakmaktan vazgeçti çark etti!
Tabii bunda Amerika Birleşik devletlerinin etkisi büyük.  İsrail'in desteği büyük yani YPG PYD terör örgütü, İsrail terör örgütü ile anlaşarak Türkiye'ye karşı çıkışlar yapmaktadır. Bu konuda Türkiye'nin, Suriye'ye bir operasyon yapması an meselesidir bana göre.
Milli istihbarat teşkilatımız gece gündüz konuyla ilgili verileri toplamaktadır ve bu konudaki gerekli çalışmaları yapmaktadır.
Milli savunma bakanlığımıza bağlı Türk silahlı kuvvetleri, her an için olası bir savaşa 7/24 hazır vaziyettedir.
Aslında bu konuda bizim kimseden korkumuz, çekincemiz yoktur.
Tarihte 7 düvela karşı savaşmış ve Zafer kazanmış bir ülke olarak elbette bu günde ABD'de olsa, İsrail'de olsa, Batı da olsa hepsiyle savaşabilecek yüreğimizde var gücümüz de var elhamdülillah.
Elbette Savaş mantık işidir ve istenecek en son şeydir.
Tabii ki dilemiyoruz, hiçbir zaman da Türkiye Cumhuriyeti savaşı dilemedi! Savaş yapmayı amaçlamadı ancak Barış için savaş gerekiyorsa bundan da kaçmadı, kaçmayız!
Kıbrıs'a 1974 yılında yapmış olduğumuz Barış harekatını hatırlayın.
O zaman da yine stratejik dengelerle savaştık, o zaman yine Amerika Birleşik devletlerinin ambargosuyla savaştık.  Yine bütün dünyaya karşı savaştık ve Zafer kazandık.
Bugün de aynı şeyler geçerlidir. Türkiye Cumhuriyeti devleti güçlüdür. Türk silahlı kuvvetleri güclüdür. Dunya da karşımızda olsa yine savastan kaçmaz.
Ancak ne ABD'nin ne de İstail Terör Örgütünün Türkiye ile savaşmaya cesareti ve yüreği yetmeyecektir.
Fakat bizim yine  her an savaşa girecekmiş gibi hazır kıta beklememiz gerekiyor.
Bu arada iç cepheyi güçlendirmek için Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Devlet Bahçeli'nin gündeme getirmiş olduğu ve temellerini attığı "Terörsüz Türkiye projesi " adım adım hedefine ulaşmaktadır.
Silahlarını yakarak sembolik olarak anlaşmaya rıza gösteren ve barışa adım atan PKK terör örgütü an itibariyle eylemsiz şekilde pasif olarak Türkiye Büyük millet meclisinde yapılan çalışmaların sonucunu beklemektedir.
Bu konu çok önemliydi, iç cephemiz açısından çok önemli bir konuydu zira dışımızda türlü düşmanlarla çevrili olmamız ve sürekli İsrail tarafından savaşa kışkırtılmamız bizim bu konuda iç cepheyi güçlü tutmamızı mecbur kılıyor.  Bu proje, Türkiye'ye Cumhurbaşkanı Erdoğan ve MHP lideri Devlet Bahçeli'nin tarihe geçecek bir başarısıdır ve Zafer İnşaallah çok yakındır.
Mutlu huzurlu ve barış dolu bir gelecek bizi beklemektedir.  Allah cc, devletimizin ve milletimizin yar ve yardımcısı olsun. Amin...