Sultan Abdülhamid’in Cumhurbaşkanı Erdoğan’a verdiği mushaf şifresi
Vefatının üzerinden 107, tahttan indirilişinin üzerinden ise 116 yıl geçmiş olan Sultan 2. Abdülhamid Han’ın hayaleti Osmanlının bakiyesi olan Türkiye’nin ve bir zamanlar etkili olduğu coğrafyanın üzerinden eksilmiyor. Neredeyse her geçen gün onun hakkında yakası açılmadık bir malumatı haber vermekte cimri davranmıyor.
Nitekim 6 Eylül 2025 günü haber bültenlerine aşağıdaki bilgiyi geçti ajanslar. Haber günceldi ancak içerisinde 137 yıllık altın bir zincirin halkaları dövülmekteydi.
Haber metni şöyle akıyordu:
“Osmanlı Sultanı II. Abdülhamid’in Filipinler’deki Mindanao bölgesine 137 yıl önce hediye ettiği Mushaf-ı Şerif, TDV tarafından Maranao diline tercüme edilip Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın mektubu eşliğinde Moro halkına ulaştırıldı.”
Osmanlı Sultanı II. Abdülhamid’in 1888 yılı Ramazan ayında Mindanao bölgesine hediye ettiği Mushaf-ı Şerif’in gün yüzüne çıkarılmasının ardından H. R. Alim Alapa tarafından hazırlanan ve Türkiye Diyanet Vakfı tarafından tashih edilerek basılan Maranao dilindeki Kur’an-ı Kerimlerin teslim töreninde Moro Müslümanlarına Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın mektubu da takdim edildi.
Cumhurbaşkanımızın kaleme aldığı mektup şöyle başlıyordu:
“Osmanlı Devleti’nin 34. Sultanı merhum Abdülhamid Han’ın 137 sene önce açtığı yoldan yürüyerek muazzez kitabımız Kur’an-ı Kerim’in Maranao lisanıyla hazırlanan bu mealini gönül coğrafyamızda müstesna bir yeri olan siz Morolu kardeşlerimize hediye etmenin sonsuz bahtiyarlığı içindeyim…”
Böylece Sultan Abdülhamid’i Cumhurbaşkanı Erdoğan’a bağlayan 137 yıllık uzun ince yolu başka bir yerinden daha yakalamaktayız. Hem de bu defa bir Kur’an-ı Kerim nüshasının tarih rehberliğinde.
Yıldız Sarayı’ndan Filipinlere yol gider
Ne günlermiş. “Sultanım, sen kaç köşeli yıldızsın” diye yazmıştım ilk baskısı 2006 yılında yapılan Abdülhamid’in Kurtlarla Dansı adlı kitabımda. Aradan 20 yıla yakın bir zaman geçti. Sultanım, senin gibi mücessem bir buzdağının cesametini ölçmeye çalışan kulaçlarımız yoruldu ama yine de kendini tam olarak ele vermedin!
Lakin böyle vesilelerle de olsa seni ve Osmanlı medeniyetinin yüceliğini keşfetme yolunda epeyce yol kat ettik.
İşte bu keşif kollarımızdan biri olan Mehmet Rıza Derindağ’ın 13 Ocak 2022’de Filipinlerde, Moro Müslümanları arasında rastladığı ve fotoğrafını almayı ihmal etmediği ilginç bir dua kitabından sayfalar:
Zamboanga’dan Kuruan’a giderken yol üzerinde uğradığı Taluksangay’da, 1886 tarihinde Sultan Abdülhamid Han tarafından inşa ettirilen bir camide her Cuma namazında hâlâ son Osmanlı padişahı Sultan Vahdettin adına okunmaktadır hutbe. Hutbenin bizi ilgilendiren sayfalarının fotoğrafı ve Arapça metninin tercümesi aşağıdadır:
“Allah’ım, senin tarafından halife kılınan, kâfirlerin sözlerini esfel-i sâfiline düşürmekle mükellef olan, iki karanın ve iki denizin sultanı, Peygamberimizin halifesi, Müslümanların imamı, iki haremin hizmetkârı, Gazi Sultan Mahmud Han’ın oğlu Abdülmecid Han’ın oğlu Sultan oğlu Sultan, Gazi oğlu Gazi padişahımız Altıncı Muhammed Vahideddin Han’ı muzaffer eyle. Bu dünyada mülkünü daim, Müslümanların başında kaim eyle. Askerlerini muzaffer eyle, ona iki dünyada hayır ihsan eyle. Allah’ım, Müslüman askerlerini ve muvahhidin askerlerini muzaffer; kâfirleri, müşrikleri, din düşmanlarını kahreyle. Müslüman kullarına mağfiret eyle. Sen, işiten ve duaları kabul edensin. Bizim de dualarımızı kabul eyle.”
Kaynak: https://www.bidunyahaber.org/moro-muslumanlari-osmanli-halifesine-dua/

Coşkun Aral’dan ağlatan şahitlik
Öte yandan Türkiye’nin en ünlü savaş fotoğrafçısı ve muhabiri, uluslararası bir şöhrete sahip bulunan Coşkun Aral Filipinler ve özellikle Moro (Bangsomoro) Müslümanlarıyla ilgili en fazla ve başarılı haber yapan ve yıllar boyunca defalarca aralarında bulunmuş olan değerlerimizden biridir.
Coşkun Aral bir video programında bu defa Sultan 2. Abdülhamid'in Moro'daki izini keşfetmiş, heyecanla şöyle anlatıyor:
"Bundan 30 küsur yıl önce Güney Filipinlerde Bangsamoro diye tanımlanan Moro topraklarında bir adacıkta Moro gerillaları beni en yaşlı Moro bilgesiyle tanıştırdılar. O bölgenin en büyük ulemasıymış. Adamı getirdiler. Bir elinde baston, diğer elinde de "bolo" adını verdikleri kılıcı vardı. Tercümanımız var İngilizce konuşan.
- Amcaya Türk olduğumuzu söylediniz mi? dedim.
- Tabii, dedi, özellikle soruyor:
- SULTAN ABDÜLHAMİD BİZE SİLAH GÖNDERECEKTİ. NEREDE O SİLAHLAR?"
Evet, nerede o silahlar, bileniniz var mı?
Unutmayın, silah dediğiniz maddi de olabilir, manevî de. Belki silah gönderememiş olabilirdi Sultanımız ama manevî silah olarak Maranao dilinde Kur’an-ı Kerim bastırıp emanet etmişti kendilerine.
137 yıl sonra Türkiye Cumhuriyeti o mushafın izini takip etmek suretiyle aynı mushaftan 3 bin adet bastırıp Moro Müslümanlarına takdim etmiş, böylece muhteşem Osmanlı’nın ayak izlerinde yürümekte olduğunu ispat etmişti.
Bu yeterince güçlü bir mesajdır anlayana.
