Avrupa’da Rekor Yangın

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

Normalde gökyüzüne beyaz ya da biraz daha masum olarak mavi derdik. Ancak bu Ağustos bizlere gökyüzünün rengini gri olarak gösterdi. Akdeniz’in o manzarası, şahane zeytinlikleri, İspanya’nın çam ormanları, Yunanistan’ın turistik tepeleri, Fransa’nın kırsal alanları alevlerle kaplandı. Kayıtlara geçen 1 milyon hektardan daha fazla alan…
Bu yangınlara sadece doğal bir afet deyip geçmek ne kadar doğru? İnsanın etkisi sandığımız kadar az mı? Bunlar da tartışma konusu.
Uzmanlar, bu yazın artan sıcaklıkların, düşük nem oranının ve azalan yağışların yangınların bu denli yaygınlaşmasında en önemli faktörler olduğunu sıraladı. 2025 yazı, daha önce de dediğim gibi, uzun yıllardan bu yana şimdiye kadarki en sıcak yaz oldu. Termometreler Avrupa’da yer yer 47 dereceyi göstermişti. İşin garip tarafı, bunun artık yeni normal olduğu söyleniyor.
Bunlar doğal faktörler. Bir de bunlardan başka beşerî faktörler var, asıl konuşulması gereken nokta da bu olmalı. Avrupa’daki yetersiz çevre politikaları, boş bırakılan sürdürülemez tarım alanları gibi birçok sebep sayılabilir.
Dikkatsiz şekilde yakılan ateşler, söndürülmeden bırakılan mangal közleri, doğaya bırakılan cam ya da yangına yol açabilecek plastik atıklar, ne kadar ufak sebepler gözükse de kendi ellerimizle yaptığımız, hektarlarca ormanı yok etmek için yeterli sebepler..
21. Yüzyılda bilimin bu kadar geliştiğini hesap ettiğimizde, bu bilimden yeterince faydalanmamak da yine bizlerin hatası. Eskiden yangın çıktığında itfaiye göndermek, uçak göndermek ve bölgeyi tahliye etmek elde olan tek çözümlerdi. Bu da zararı çözmekten ziyade sınırlandırmaya çalışmakla yetiyordu. Oysa son yıllarda bu zararı önleme ve hazırlık yapma fırsatımız var.
Yapay zekânın ne kadar hayatımızın içinde olduğunun farkındayız. Yapay zekâ destekli erken uyarıcı sistemlerin ne kadar farkındayız? Uydu görüntüleri, hava durumu verileri, toprak nemi, bitki örtüsü yoğunluğu ve rüzgârın nereden estiğini dahi hesaplayarak, hangi bölgede yangın çıkabileceği konusunda çok önemli tahminler yapılabiliyor. İspanya ve Portekiz, yüksek riskli bölgelerde bu sistemi 2024’ten beri kullanıyor. Yangın çıkmadan 72 saat önce uyarı veriyor bu sistem.
Hazırlık amaçlı İnsansız Hava Araçları (drone’lar), ormanlık alanlarda 7/24 devriye atabilir. Bu araçlar ısı anormalliklerini fark ettiğinde, müdahale süresinin ne kadar kısa olabileceğini düşünün. Bu sistem de İtalya’da mevcut.
Bunlar gibi bilimin ışığı altında birkaç yöntem daha var. Maliyet konusunda elbette maliyetli sistemler. Ancak yananı sadece basit birkaç ağaç olarak görürseniz, maliyetleri düşünürsünüz. Yanan sadece bir orman değil; canlı popülasyonu, yaşadığımız gezegenin nefesi, geleceğimiz…
Bir de bu yangınlarla kaç köyün yerinden edildiğini, kültürlerin yok olduğunu hesapladığımızda çok da soru işareti kalmıyor.
Peki bunu ne kadar yapıyoruz? Avrupa buna ne kadar hazır? Çoğu ülkede bu konularla alakalı yatırımlarda artış olsa da, yeterli olduğunu söylemek yanlış olur. Önleyici ormancılık, ekosistem restorasyonu, kırsal kalkınma ve erken uyarıcı sistemler için oldukça uzak mesafedeyiz.
Bir de bazı bölgelerde bu yangınların kasıtlı olarak çıkarılması söz konusu. Galiba en aşağılık insan, hırs ya da belli siyasi davalar uğruna dünyamızın nefes kaynağı ormanlarımızı yakacak kadar düşmüş olan insandır. İnsan demek ne kadar doğru… Onu bilemiyorum.
Avrupa’nın bu denli yanmasında doğal sebeplerin etkisi ne kadar olsa da, yıllardan beridir ertelenen kararların yerini alamaz. Sadece televizyon karşısında üzülmek bir çözüm değil. Bu krizi yine durduracak olan bizleriz. Gerçekten o kadar garip ki, iklimin değiştiğinin yıllardır farkındayız. Topraklardaki verimin düştüğünü gözlerimizle görüyoruz. Bu yazın ne kadar kurak geçtiğini söylemiyorum bile. Artık sıcaklık değişimleri mahsullerin zamanını bile değiştiriyor. Bu durum da eskiye dönmeyecek. Elimizde bu kadar cevap varken, seneye de bu şekilde yangınların çıkacağına bu kadar eminken, hâlâ yeterli önlemlerin alınmaması… İlla bu yangınlar çıktıktan sonra haberleri izleyerek pişman olmak gerekmiyor. Pişmanlık bir fayda da getirmiyor. En kısa zamanda devletlerin, vatandaşların bir sonraki zaman için hazırlığını yapması gerekiyor.