E-DOLANDIRICILIK VE LİYAKAT YIKIMI
Cumhuriyetin kurulduğu yıllarda bir diploma; alın teriyle dökülen yılların, sabrın ve bilginin belgesiydi. Ancak bugün geldiğimiz noktada diploma artık ne sadece bir belge ne de yalnızca bilgiyle elde edilen bir kazanım. 2025 yılı itibariyle tespit edilen 17.500 sahte diploma olayı, devletin neredeyse her kademesine sızmış bir çürümüşlüğü açığa çıkarmıştır.
Bir zamanlar üniversite koridorlarında sabahlayan gençlerin yerini, parayla diploma alan “komiserler”, “doktorlar”, “müteahhitler”, “profesörler” ve “mühendisler” almış durumda. Devletin resmi elektronik imza (e-imza) sistemleri bile istismara açık hale gelmiş, bu yapıdan sosyal medyada açıkça reklam yapan dolandırıcılar türemiştir.
Daha da vahimi, bu sahte diplomalı kişilerle bazı yol, köprü ve kamu altyapısı projelerinin ihale edildiği; milyonlarca liralık kamu kaynaklarının ehliyetsiz, bilgisiz şahıslara teslim edildiği ortaya çıkmaktadır. Teknik şartnameleri okuyamayan müteahhitler, çizim bilgisi olmayan mühendisler, analizden anlamayan yapı denetim sorumluları devletin en büyük yatırımlarına imza atmıştır.
Görünürde bir sessizlik hâkimdir. Fakat bu sessizlik, aslında çöküşün habercisidir.
OLUMLU YANLAR
Teknolojik İlerleme ve Dijital Kayıt:
Her ne kadar istismar edilse de e-imza, MERNİS ve ÖSYM gibi sistemler sayesinde geçmişe göre dijital iz bırakmak mümkündür. Kayıtlar silinse de dijital forenzik (bilişim kriminal) incelemelerle bu sahtekârlıkların izi sürülebilmektedir.
Toplumun Farkındalığı Artıyor:
Sosyal medya üzerinden yayılan ifşalar ve haberler, toplumun önemli bir kesiminde bu sahteciliklere karşı bilinç oluşturmuştur. Artık insanlar şüpheyle yaklaşıyor, her önüne gelen “doktor” veya “uzman”a inanılmıyor.
Bağımsız Gazeteciler ve Sivil Yapılar Mücadelede:
Resmi otoriteler sessizliğe gömülse de bireysel gazeteciler, hukukçular ve STK’lar bu konuda kamuoyunu aydınlatmaya çalışmakta, davalar açmakta ve raporlar hazırlamaktadır.
OLUMSUZ YANLAR
Kurumsal Körlük ve İlgisizlik:
17.500 sahte diploma vakası bir devletin reflekslerini harekete geçirmeye yetmemişse, ya bilgi akışı kopmuş ya da irade tamamen kaybolmuştur. Bu büyüklükte bir sahtekârlık yalnızca bireysel değil, kurumsal zaafların sistemleştiğini gösterir.
E-İmza Üzerinden Yapılan Dolandırıcılıklar:
BTK’nın adının kullanıldığı sponsorlu sosyal medya ilanları aracılığıyla “her telefona e-imza yüklenir”, “kaçak telefon çalıştırılır” gibi sahte vaatlerle vatandaş kandırılmakta; dolandırıcılık ticarete dönüşmüş durumdadır. Bu reklamların çoğu resmî onay izlenimi taşıyan görsellerle yapılmakta, ancak yetkili kurumlar müdahale etmemektedir.
Devlet Kadrolarına ve İhalelere Sızma:
Sahte diplomalı kişilerin yalnızca komiser veya doktor olmaları değil; büyük ölçekli kamu ihalelerinde “yüklenici mühendis”, “proje sorumlusu”, “teknik denetçi” gibi görevlerle öne çıkması, durumun vahametini artırmaktadır. Yol, köprü, baraj gibi kritik altyapı projeleri, teknik yeterliliği olmayan kişiler tarafından yönetilmekte; kamu kaynakları israf edilmekte; can güvenliği tehlikeye atılmaktadır.
Hak Edenin Önü Kapanıyor:
Gerçekten yıllarını eğitimle geçiren, gece gündüz çalışan, hak eden insanlar artık sistemden dışlanmakta; torpilin ve sahteciliğin hüküm sürdüğü yapılar içinde ezilmektedir. Bu da genç nesilde umutsuzluk ve yurt dışına kaçış arzusunu artırmaktadır.
Sosyal Medyanın Suç Ortamına Dönüşmesi:
Sponsorlu reklamlarla suç işleniyor; vatandaş açık açık kandırılıyor. Emniyet ve BTK gibi kurumların bu ilanlara karşı hareketsiz kalması, sistemin çöktüğünü gösteren bir başka işarettir. Bu platformlarda sahte diploma pazarlaması yapılmakta, e-imza ve sicil bilgileri organize şekilde satışa sunulmaktadır.
SONUÇ
Devlet sadece fiziki binalar, yasalar veya bakanlıklardan ibaret değildir. Devlet; adalet, liyakat ve güven temeli üzerine kurulur. Sahte diplomaların meşrulaştığı, e-imza dolandırıcılıklarının görmezden gelindiği bir sistemde, vatandaşın devlete olan inancı erozyona uğrar.
Çünkü devlet, sahtekârları koruyorsa; dürüstleri kaybeder. Ve dürüst insanlar kaybolduğu anda artık ortada devlet değil, sadece bir tabela kalır. Yol yapan sahte mühendis, hastaya bakan sahte doktor, öğrenciyi eğiten sahte profesör varsa; bu sistem sadece adaleti değil, insan hayatını da tehdit eder hâle gelmiştir.
Bugün yapılması gereken şey bellidir:
- Kapsamlı bir temizlik
- Dijital forenzik inceleme
- Tüm diplomaların ve e-imzaların yeniden kontrolü
- E-devlet altyapısının güvenli hale getirilmesi
- Yargının ve soruşturma mercilerinin bağımsız çalışması
- Ve en önemlisi, dürüst insanların sessiz kalmaması gerekmektedir.
OKUYUCUYA SORULAR
- Devlet kurumları neden bu kadar büyük bir sahtekârlığa karşı sessiz kalmaktadır?
- Sahte diplomalı kişilerin kritik kamu görevlerine atanması sizce sadece idari bir hata mıdır, yoksa bilinçli bir çöküş politikası mı?
- Dijital altyapı dolandırıcılıklar için bir fırsat mı sundu, yoksa yetersiz denetim mi bu duruma neden oldu?
- Gençler, liyakatli bir sistemin olmadığına inandığında bu ülkeye olan bağlılıklarını nasıl sürdürebilir?
- Sosyal medya sponsorlu dolandırıcılıklara karşı hangi yasal düzenlemeler yapılmalı ve kimler sorumlu tutulmalıdır?
- Yol, köprü ve kamu ihalelerinde görev alan sahte mühendisler ve müteahhitler sizce hangi denetimlerin zayıflığından yararlandı?