ABD SEÇİMLERİ
Amerika Birleşik Devletleri 1788 yılından bu yana kendi içerisindeki seçimlerle bütün dünyada etkin bir siyaset izliyor. 2020 senesinde olan seçim en çok konuşulan seçim olmuştu. Hatta seçimde Donald Trump taraftarları seçimin hileli olduğunu, oyların çalındığını iddia etmişti. Arada 7 milyon fark vardı. O günden bu güne bütün vatandaşlar seçimlere daha fazla dikkat ediyor, demokrasiye ters bir durum olmaması için gözlerini sandıklardan ayırmıyor.
Yinede bu iddialar kanıtlanmadığını söylemek lazım. Seçimle alakalı 60tan fazla dava gündeme geldi ancak ABD Yüksek Mahkemesi ve alt mahkemeler davaları reddettiler.
İşin garip tarafı yüzlerce yıldır demokratik seçimler yapıldığına inanılan Amerika Birleşik Devletlerinde bu olayların yaşanmasıydı. Seçim süreci belkide ilk defa bu kadar sorgulandı. Bunların üzerine 6 Ocak 2021 tarihinde kongre merkezinin basıldığını düşünürsek ortada büyük bir güven problemi olduğunu görebiliriz.
Diğer bir taraftan seçiminde denk geldiği zamanı düşünürsek oldukça gergin bir atmosfer olacağını tahmin edebilirdik. Uzun zaman bütün dünyayı kasıp kavuran covid 19 salgınıyla karşı karşıyaydık. Salgının bütün ülkelere ekonomik zararı çok fazlaydı. Ayrıca ABD kendi içerisinde George Floyd’un öldürülmesiyle başlayan protestolarla uğraşıyordu. Böylesine zor bir seçim atmosferi söz konusuydu.
Aradan 5 yıl geçti. Bu kasımda yeni bir seçim ABD’yi bekliyor olacak. New Jersey ve Virginia’da valilik seçimi olacak. Amerika Birleşik Devletlerinde yapılan seçimler, ABD’nin siyasi konumu gereği bütün ülkeleri ilgilendiriyor. Gelin biraz son seçimlerin konuşulan iki başkanı Donald Trumpla Joe Biden’a bir göz atalım.
Trump ve Biden İki Kutbun İnsanı
Cumhuriyetçi Partiden olan Trump’ın döneminde ‘America First’ yaklaşımı söz konusuydu. Daha bireyselci olan bu yaklaşım ittifaklara karşı daha mesafeli davranmayı gerektiriyordu. Öyle de oldu. Çin’e karşı sert ticaret politikaları uygulandı. İran’la nükleer anlaşmadan çekildi. Bu da bölgede yine büyük bir gerilim oluşturdu. Demokrat Partili Biden ise daha ılıman yaklaşmaya başlamıştı. NATO, Paris İklim Antlaşmasında etkili oldu. İlk başlarda Çin ve Rusya’yla mücadele söz konusuydu. Bu süreçte Rusya Ukrayna’ya müdahale edince ortalık daha da karıştı. Orta Doğuda İsrail-Filistin çatışması, Tayvan meselesi diğer önemli konulardan birkaçıydı.
İki başkanında eleştirildiği bir çok konu vardı. Her şeyden önce Trump çok sert söylemlerde bulunuyordu. İkinci başkanlığı döneminde bile Los Angeles’ta ki gerginliği büyütmekle suçlandı. Biden ise her ne kadar yapıcı olsada artan enflasyon oranları, göç sınır politikalar, dış politikalar gibi bir çok konuda tepki aldı.
Trump iklim anlaşmalarından çekilirken Biden geri döndü. Yenilenebilir enerji kaynaklarını daha çok ön plana çıkartan Biden, daha çok sosyal programlara yatırım yapıyor, vergi politikalarında zenginlerden daha çok pay almayı hedefliyordu.
Trump ise başka bir kutuptu. Fosil yakıt tüketimini destekliyordu. Serbest piyasanın önemini vurgulayan Trump, vergi indirimini savunuyordu. Ayrıca deregülasyonu topluma her yoldan aktarmayı deniyordu.
2020 deki seçimler ABD için önemli bir tarih olmuştu. Ayrıca iki aday arasındaki bu farklar sadece basit bir olay değil Amerika Birleşik Devletlerinin vizyonunu oluşturuyordu.
Son olarak;
Son yıllarda özellikle artan genç seçmen katılımı, sosyal medya ve yapay zeka etkisi hesap edersek hem demokratlar hem de cumhuriyetçiler yeni stratejiler geliştirmek zorundalar.
Artık gençler eskisi gibi kampanyaları sadece televizyon ve açık havada değil hayatının her alanında takip ediyor. Bu da adaylar için daha çok kapsamlı çalışmalar gerektiriyor.
Tabii birde bu işin dezenformasyon kısmı var. Sosyal medyada yazılan bilgiler doğruluğuna yanlışlığına bakılmaksızın haber yapılabiliyor. Bu da bütün adaylar için büyük bir tehdit. Vatandaşlara düşen bu konuda daha temkinli olmak. Yapılan haberin doğruluğunu teyit etmek.