İhracatta rekorun şifresi dinamizm ve pazar çeşitliliği
Temmuz ayı dış ticaret verileri, Türkiye ekonomisinin küresel türbülanslara rağmen ivme kazandığını bir kez daha ortaya koydu. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in açıkladığı rakamlar, sadece bir ekonomik başarı tablosu değil, aynı zamanda istikrar ve dönüşüm yolculuğunun da güçlü bir yansıması.
“İhracat temmuzda yıllık yüzde 11 artarak tarihimizin en yüksek aylık seviyesine ulaştı.” diyen Bakan Şimşek, bu başarının tesadüfi olmadığını, aksine çok boyutlu ve kararlı bir ekonomik stratejinin sonucu olduğunu belirtti. Gerçekten de yıllık ihracatın 269,4 milyar dolara yükselmesi ve ithalatın 357,7 milyar dolarla sınırlı bir artış göstermesi, dengeli bir dış ticaret kompozisyonuna işaret ediyor.
Türkiye ekonomisinin yapısal dönüşümünde kritik eşiklerden biri olan dış ticaret performansı, artık sadece miktarsal büyümeyle değil, niteliksel dönüşümle de anılıyor. Şimşek’in vurguladığı gibi:
“Küresel ekonomideki belirsizliklere rağmen bu güçlü performans, ihracatçılarımızın dinamizmi ile ürün ve pazar çeşitlendirmedeki başarımızın somut bir göstergesi oldu.”
Bu cümlede geçen "çeşitlilik", aslında yeni Türkiye ekonomisinin temelini özetliyor. Sadece belli başlı pazarlara ve ürün gruplarına sıkışmış bir ihracat yapısından; yenilikçi, katma değerli, teknoloji odaklı ve çok yönlü bir dış ticaret anlayışına geçişteyiz.
Şimşek’in X üzerinden yaptığı açıklamalar, ekonomideki dönüşümün yönünü de net bir şekilde ortaya koyuyor:
“Bu ivmeyi koruyarak, Türkiye’nin küresel tedarik zincirindeki konumunu her geçen gün daha da ileriye taşımak için makro finansal istikrarı pekiştiren, katma değeri yüksek üretim ve inovasyon odaklı dönüşüm çalışmalarımıza kararlılıkla devam edeceğiz.”
Bu sözler, kısa vadeli dalgalanmalara karşı bir dayanıklılık stratejisinin değil, uzun vadeli bir kalkınma vizyonunun parçası. Türkiye, artık sadece üreten değil; aynı zamanda tasarlayan, geliştiren ve teknolojiyle bütünleşen bir ekonomik aktör olarak konumlanmak istiyor.
Üstelik bu tablo sadece ihracat cephesinde değil, hizmet gelirleri ve cari açık tarafında da daha sağlıklı bir dengeye işaret ediyor. Şimşek’in altını çizdiği gibi, dış ticaretteki bu başarılar "sağlıklı büyüme dinamiği" ile destekleniyor.
Türkiye ekonomisi için en büyük kozlardan biri ihracattaki bu stratejik derinlik ve sürdürülebilir büyüme vizyonu olacak. Bugün atılan her adım, sadece döviz kazandırıcı faaliyet olarak değil, aynı zamanda Türkiye'nin küresel üretim ve değer zincirlerindeki yerini güçlendiren bir hamle olarak okunmalı.
Ekonomi güçlü istikrarla değil, yönünü bilen kararlılıkla büyür. Görünen o ki, Türkiye bu yönde emin adımlarla ilerliyor.