ABD-Kanada Gerginliği

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

Bu yaz ABD ve Kanada için oldukça soğuk geçiyor. Kuzey Amerika’nın iki temel müttefiki, zorlu ekonomik oyunlarla mücadele ediyor. Donald Trump, ilk başkanlık döneminden katbekat daha sert ekonomik yaptırımlarla koltuğa oturmuştu. Bunu zaten tahmin ediyorduk. Daha önce Çin’le arasında olan anlaşmazlıklardan bahsetmiştim. Bu hafta biraz da Amerika’nın Kanada’yla arasındaki soğuk ilişkilerden söz etmek istiyorum. Çin uzak olsa da Kanada gibi yakın bir ülkeye, müttefike uygulanan bu yaptırımlar oldukça ilgi çekiyor.
Temmuz ayının ortalarında Washington, Kanada’dan aldığı çelik, alüminyum ve enerji ürünlerindeki gümrük vergilerini %35 artıracağını söyledi. 1 Ağustos’ta herkes bu yaptırımı bekliyor. Normal şartlarda iki ülke arasında böylesine bir gerginlik söz konusu değildi. Ayrıca aralarını ekonomik anlamda belirli bir seviyede tutan Kuzey Amerika Serbest Ticaret Antlaşması vardı. Bu uygulanan yaptırımlar, antlaşmanın rafa kalkabileceğini akla getiriyor.


ABD, bu yaptırımların olması gerektiğini düşünüyor. Mesele, Kanada ile aralarındaki ticaretin her yıl büyük miktarlarda açık vermesi gibi görünüyor. Trump, özellikle ikinci kez başkan seçilmeden önce meydanlarda “fentanil”den söz ediyordu.


Fentanil dediğimiz, bir uyuşturucu madde. Bu maddenin Amerika’ya güneyden ve Kanada’dan girdiğini düşünen Trump, bununla alakalı çalışmalarının olacağını söylemesine rağmen Kanada’dan resmi bir açıklama gelmemişti. Diğer taraftan, Amerika’da dönen ticaret ağının %1’i kadar dahi etkisi olmadığı dile getiriliyor bu maddenin. Kanada yetkilileri, bu yaşanan olaylar için sadece göstermelik bir sebep öne sürüldüğünü düşünüyor.


Bu yaşanan olaylar, Amerika’ya ticari yönden bağlanmanın ne kadar tehlikeli olabileceğini tekrar hatırlattı


Olaylar bununla sınırlı kalmayarak, Amerika; AB ve Japonya için de yeni tarifeler getirdiğini duyurdu. Bu yaşananların AB ve Japonya’yı olumsuz etkileyeceği kesin. Şimdiden çözüm aramaya başladılar. Böylesine globalleşen bir dünyada, bu tarz ekonomik milliyetçilikler akıllara çok fazla soru getiriyor. Tam anlamıyla kazançlı bir ticaretten söz edeceksek, bu yapılanlara bir anlam yükleyemiyoruz. Amerika her ne kadar halinden memnun olsa da bu yaptırımları nereye kadar götürebileceği meçhul bir durum.


Şahsi düşüncem; günden güne ülkelerin ekonomik bağımsızlıklarını kazandığını hesaba katarsak, bu yaptırımlar da çok uzun süreli olamaz. Artık “pazar” kavramı çok büyük bir dünyadan ibaret. Sürekli gelişen bir ticaret ağı söz konusu. Bu tarz problemlere çözüm bulmak, eskisi gibi zor değil.


Bakalım, ağustos ayının ilk haftası bizlere neyi gösterecek. Kesin olarak bildiğimiz, bu yaptırımlar uygulanmasa dahi bu tarz hareketlere ivedi bir şekilde aksiyon alınması gerektiği. Eğer orta yol bulunmayıp yaptırımlar uygulanırsa, zaten düşünecek çok fazla konumuz olacak.