Ticaret Bakanlığı’ndan ev sahiplerine uyarı! Cezalar kapıda mı?
Türkiye’de kiracı-ev sahibi ilişkileri son yılların en hararetli gündemlerinden biri haline geldi. Ekonomik dalgalanmalarla birlikte hızla artan kiralar, hem vatandaşların konut bulmasını zorlaştırıyor hem de devletin müdahalesini kaçınılmaz hale getiriyor.
Bu hafta, Ticaret Bakanlığı'nın yaptığı bir açıklama, birçok ev sahibinin uykusunu kaçırdı. Denetimler sıkılaştı, cezalar açıklandı: Fahiş kira artışı yapanlara tam 200 bin TL’ye kadar idari para cezası gündemde!
Peki bu durum ne anlama geliyor? Ev sahipleri ne yapmalı? Kiracılar hangi haklara sahip? Bu yazıda, meseleye farklı yönleriyle göz atalım.
"Bu artışlar piyasa gerçeklerinden kopuk"
Ticaret Bakanlığı, son dönemde özellikle büyükşehirlerde artan şikayetleri dikkate alarak, emlak piyasasındaki spekülatif hareketlere karşı harekete geçti. Kira ilanlarında fahiş artış yapan bazı ev sahipleri denetim radarına girmiş durumda. Üstelik bu sadece bir uyarı değil, doğrudan yaptırım sürecinin bir parçası.
Ticaret Bakan Yardımcısı Mahmut Gürcan’ın şu ifadeleri dikkat çekti:
“Elektronik ortamda verilen taşınmaz ilanları üzerinde yapılan ihbar, inceleme ve analizler neticesinde; Yönetmelik değişikliğinin yapıldığı tarihten sonra 21 taşınmaz sahibinin ilan fiyatında, genel ekonomik verilerle uyumlu olmayan şekilde fiyat artışı yaptığı tespit edilmiş, bu kapsamda ilgili emlak sahiplerinin her biri hakkında 200 bin TL olmak üzere toplam 4,2 milyon TL idari para cezası uygulanmasına karar verilmiştir.”
Yani, "serbest piyasa" bahanesiyle keyfi zam dönemi resmen sona eriyor. Artık "piyasa böyle" diyerek yüzde 200-300’lük artışlara gidilemeyecek. Devlet, kira artışlarını takibe aldı, üstelik artık sadece sözleşmeler değil, dijital ilanlar da denetlenecek.
Kiracılar derin bir nefes alabilir mi?
Ev sahiplerinin taleplerine karşın kiracıların yaşadığı mağduriyetler uzun süredir kamuoyunda tartışılıyor. Artık bu tartışma, denetimle somut bir adıma dönüştü. Ancak bu durum, tüm taraflar için dikkatli adımlar atılması gerektiğini de gösteriyor.
Tüketici Hakları Derneği yetkilileri, gelişmeleri olumlu karşıladı:
“Vatandaşlarımız artık daha bilinçli. Ancak kiralık ev bulmak hâlâ büyük sorun. Cezalar caydırıcı olabilir, fakat esas çözüm arz-talep dengesinin kurulmasıyla mümkündür.”
Buradaki kilit nokta, yaptırımlarla birlikte orta vadeli bir kira politikası oluşturulması. Sadece ceza değil, sosyal konut projeleri, kiralık ev piyasasının regülasyonu ve aracı kurumların denetlenmesi de önemli başlıklar arasında yer alıyor.
Ev sahibi olmak elbette bir yatırım; ancak bu yatırım, toplumun temel ihtiyacı olan barınma hakkını tehdit edecek noktaya vardığında, devletin devreye girmesi kaçınılmazdır. Kimse "mal benim, istediğim fiyata satarım" özgürlüğüne dayanarak diğerinin yaşam hakkını gasbedemez.
Unutmayalım: Kiracı da ev sahibi de aynı toplumun birer parçası. Hukukun temel ilkesi bellidir: Özgürlükler başkasının hakkına zarar verinceye kadardır.
Ev sahiplerine düşen, fırsatçılıktan uzak durmak; devlete düşen, denetim görevini tarafsız ve istikrarlı yürütmektir. Yoksa 200 bin TL’lik ceza bir başlangıç olur; güven krizinin bedeli ise çok daha ağır yazılır tarihe.