İstanbul Depremi

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

Marmara Denizi'nin güneybatısında 23 Nisan tarihinde 6.2 şiddetinde bir depreme şahit olduk. Bu deprem, İstanbul’da ve yakın şehirlerde büyük bir endişeye sebep oldu. 1999 yılından bu yana bölgede bu kadar büyük bir sarsıntı kayda geçmemişti. Birçok bina tahliye edildi, yaralanan vatandaşlarımız oldu. Hepimize geçmiş olsun.

Doğanın bize verdiği bu mesajdan ne kadar ders çıkarabiliyoruz?

İstanbul özelinde bakacak olursak, dünya üzerinde tarihi ve kültürü açısından benzersiz olan bu şehrin bir diğer gerçeği ise deprem riski. Fay hattına olan bu yakınlığımızı düşünürsek, büyük bir tehditin kapıda olduğunu fark edebiliriz. İçerisinde bulunduğumuz yapılar ise durumu biraz daha zorlaştırıyor. 1999 depremini düşünecek olursak, bu geçen 25 yıl içinde çok daha ileri bir seviyede olmamız gerekmez miydi? 23 Nisan’da yaşanan deprem, birçok yapımızın hâlâ yetersiz seviyede olduğunu gösterdi. Yıkılma riski taşıyan birçok bina ve güçlendirilmesi gereken yapılar düşünüldüğünde, depremle mücadele konusunda ne kadar geride olduğumuzu görebiliriz. Aynı şekilde, kayda değer faturalar ödemiş olduğumuz telekomünikasyon şirketlerinin, en çok gerektiği anda çalışmaması oldukça kötü bir durum. Yani, hangi açıdan bakacak olursak bakalım, hazır değiliz.

Peki Ne Yapabiliriz?


Her şeyden önce yapmamız gereken, hatırlamaktır. Depremin ne zaman ve nerede olacağını bilemesek de, her geçen gün yaklaştığını unutmamamız gerekiyor. Yakın tarihte İzmir, Van, Elazığ, Maraş ve çevre illerinde yaşanan birçok facia oldu. Bu olaylardan yeterince ders çıkarmıyoruz. Vatandaşlarımızın her birinin bu afetin farkında olması gerekiyor.

Mutlaka oturduğumuz binanın risk durumunu sorgulamalıyız. Deprem öncesinde yine ailemizle deprem planlaması yapmamız gerekiyor. Bu kadar kalabalık bir çevrede, deprem sonrasında ağlarda sorun yaşayacağımızı düşünürsek, nerede toplanacağımıza önceden karar vermeliyiz.

Deprem anına hazırlıklı olmak için, içerisinde gıda, su ve yardım çantası gibi hayati eşyaların bulunduğu deprem çantası bulundurmak şarttır. Bir diğer husus ise kesinlikle panik yapmamamız gerektiği. Yanlış yapacağımız bir hareket, daha kötü sonuçlara yol açabilir.

Gelecek Depreme Hazırlık: Kentsel Dönüşüm


İstanbul’da sokağa çıktığımızda kafamızı nereye çevirirsek çevirelim, eski yapıları görebiliyoruz. Bu yapıların çoğunluğu, deprem esnasında bizlere bir tabut olacağını söylemek ne kadar zor olsa da, durum maalesef bu. Bunun farkına vararak, yapılan kentsel dönüşüm çalışmalarını hızlandırmamız gerekiyor. Hızlandırırken, mahalle düzenlemelerini bozmamalıyız.

Çevre dostu, sürdürülebilir projelerle, erişim konusunda sıkıntı olmayacak altyapılarla, bir an önce depreme dirençli projeleri arttırmalıyız. Bunları yapmadığımız takdirde, depreme hazır olmamız söz konusu olamaz. Deprem riski taşıyan binalar için hızlı bir şekilde tarama yapılmalı ve yıkılması gereken binalar, depremi beklemeden dönüştürülmelidir. Eğer depremle mücadele edeceksek, kentsel dönüşüm bizim için en önemli konu olmalıdır.