Liberal Demokrasi giderken…
Recep Tayyip Erdoğan’ın 24.02.2025 tarihli kabine toplantısı akabinde “liberal demokrasi” hakkında söyledikleri ekonomi çevresinde “liberal ekonominin akibeti” meselesini zihinlere getirdi. Zira liberal demokrasi olmadan liberal ekonomiden bahsedilemez. Yine aynı toplantıda “hayat gibi siyaset te boşluk kaldırmaz” cümlesini sarfetti Tayyip bey, peki liberal ekonomi şu şartlarda yerini nasıl bir modele bırakacak?
İzmir ve Samsun’da global Çin firmaları yatırım kararları, Araç muayene ihalesini kazanan MOI (Met-Gün İnşaat Taahhüt ve Ticaret AŞ (Türkiye) – Itversia Gestion S.L.(İspanya) – Opus Group AB (İsveç) – VTV Norte SA (Arjantin)) çok uluslu konsorsiyum tazeliğini korurken önümüzde nasıl bir ekonomik model şekillenecek? Özellikle son zamanlarda mülkiye; disipline edilen, kayıtlı bir ekonomi için agresif kararlar ve uygulamalar ile esnaf dünyasının alışık olmadığı davranışlar sergilemekte. İçiçe giren bu katmanlar insan zihninde çözülmesi zor bir ekonomi modeline doğru hızlı adımlarla gidiliyor algısına sebep oluyor.
Diğer taraftan global dünyada Almanya seçimleri ile sergilenen stresli hal gösterdi ki; artık devletlerin kaderlerini tayin etmekte halkların tercihlerine bırakılamayacak bir yönetim modeline gidiyoruz. Doğu bloğunun tek partisi veya İran’ın Devrim Muhafızlığına bir gidiş olamayacağı düşünüldüğünde halkların tercihleri ne ile ve nasıl kanalize edilecek?
“Bırakınız girsinler, bırakınız yapsınlar” için dizayn edilen liberal ekonomi yerini, yüksek gümrük duvarlarına, tarifelere ve kotalara bırakacaksa ve dünya “tek devlet” heyulasından şimdilik uzaklaşmışken, bu iletişim çağında teknolojik geçişkenliğin tarihin hiçbir devrinde olmadığı kadar hızlı hareketi karşısında, şekillenecek yeni ekonomik modelin duvarlarının katılık derecesi hangi düzeyde olacak?
Bir başka mesele, yaşanan kısıtlamaların akabinde husule gelen Türkiye’nin Savunma sanayisindeki muazzam sıçramanın diğer sektörlere neredeyse hiç uğramaması... Dünya şartlarının değiştiği, liberal ekonominin konfor alanının daraldığı, fason-montaj imalatların zorlaştığı, ayrıca kayıtlı ve disiplinli ekonomide “diğer sektörler” yaşamak için bugünkü davranış kalıplarından hangi motivasyonla ve hangi saiklerle, savunma sanayisi tecrübesinin ayak izlerini takip edeceklerdir? Hem devlet ekonomi yönetimini hem de “esnafı” bekleyen ağır bir geçiş dönemi gölgesiz ve apaçık önümüzde duruyor.