Yenidevir Gazetesi Gündem Trump ile Putin görüşmesinde Budapeşte'yi kim seçti? Beyaz Saray'dan olay yanıt!

Trump ile Putin görüşmesinde Budapeşte'yi kim seçti? Beyaz Saray'dan olay yanıt!

ABD Başkanı Donald Trump ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in olası görüşmesi gündemdeki yerini korurken, Beyaz Saray Sözcüsü Karoline Leavitt’in verdiği bir yanıt sosyal medyada adeta infial yarattı. Huffington Post muhabiri S.V. Date’in sorduğu “Budapeşte'yi kim seçti?” sorusuna Leavitt’in verdiği “Annen seçti” cevabı, diplomatik bir sürecin konuşulduğu ortamda verilen en sıra dışı yanıtlar arasında yerini aldı.

3 Dakika
Okunma Süresi

ABD Başkanı Donald Trump ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in olası görüşmesi gündemdeki yerini korurken, Beyaz Saray Sözcüsü Karoline Leavitt’in verdiği bir yanıt sosyal medyada adeta infial yarattı. Huffington Post muhabiri S.V. Date’in sorduğu “Budapeşte'yi kim seçti?” sorusuna Leavitt’in verdiği “Annen seçti” cevabı, diplomatik bir sürecin konuşulduğu ortamda verilen en sıra dışı yanıtlar arasında yerini aldı.

Tepkilerin ardından Leavitt, söz konusu muhabiri hedef alarak açıklamada bulundu ve bu cevabının nedenini kamuoyuyla paylaştı.

Beyaz Saray sözcüsünden alaycı cevap: “Annen seçti”

Leavitt, basın toplantısı sonrası sosyal medya platformu X üzerinden yaptığı açıklamada, S.V. Date’in yıllardır Trump karşıtı söylemleriyle öne çıkan bir “aktivist” olduğunu ifade etti.

Sözcü, "Muhabir gibi davranan aktivistler, gazeteciliğe zarar veriyor. Bu kişi de gerçek bir muhabir değil, ideolojik bir figür,” sözleriyle tepkisini sürdürdü.

Ancak kamuoyunda asıl tartışma, devlet düzeyinde yapılması planlanan bir görüşmeye dair soruya, böylesine alaycı ve kişisel bir yanıt verilmesiyle ilgili oldu.

Sorunun arka planı: Budapeşte tercihi tesadüf mü?

HuffPost muhabiri Date, Trump’ın Putin ile olası Ukrayna görüşmesi için Budapeşte’yi tercih etmesinin “sembolik bir anlam” taşıdığını öne sürerek, bu tercihin nasıl ve kim tarafından yapıldığını sorgulamıştı.

Date’in hatırlattığı tarihsel detay ise oldukça dikkat çekiciydi: 1994’te Ukrayna’nın nükleer silahlardan vazgeçmesi karşılığında ABD, İngiltere ve Rusya’nın imzaladığı Budapeşte Memorandumu… Bu belge, Ukrayna’nın toprak bütünlüğünü güvence altına alıyordu.

Dolayısıyla muhabirin sorusu yalnızca coğrafi değil, tarihsel ve politik bir gönderme taşıyordu.

Sosyal medya ikiye bölündü: Mizah mı, saygısızlık mı?

Leavitt’in “Annen seçti” çıkışı kısa sürede sosyal medyada trend listesine girdi. Bazı kullanıcılar bu ifadeyi “yerinde bir espri” olarak değerlendirirken, büyük bir çoğunluk ise devlet ciddiyetiyle bağdaşmadığını vurguladı.

Birçok gazeteci ve medya kuruluşu da bu sözlerin basın özgürlüğü ve kamu görevi çerçevesinde kabul edilemez olduğunu savundu. Açıklamayı, “gazetecileri itibarsızlaştırmaya yönelik tehlikeli bir dil” olarak tanımlayan yorumlar öne çıktı.

“Saldırgan aktivist” ifadesiyle hedef gösterdi

Karoline Leavitt’in açıklamalarının satır aralarında, medyaya yönelik daha geniş bir eleştiri yer aldı. Leavitt, Huffington Post muhabirini sadece Trump karşıtı olmakla değil, “Demokratların söylemlerini tekrar eden bir figür” olmakla da suçladı.

Sözcü, "Bu tür kişilerin haber yapma amacı yok, tek hedefleri siyasi propaganda" dedi. Ancak bu açıklama da özellikle medya kuruluşları tarafından basına doğrudan müdahale niteliğinde yorumlandı.

Zirvenin gerçekleşeceği yer hâlâ belirsiz

Trump-Putin zirvesinin gerçekten Budapeşte'de yapılıp yapılmayacağına ilişkin net bir açıklama bulunmuyor. Ancak Leavitt’in söz konusu çıkışından sonra, bu kentin seçilme ihtimalinin kamuoyunda yaratacağı yankılar hesaba katılmak zorunda kalabilir.

Ayrıca bu olayın ardından Beyaz Saray'ın iletişim dili, gazeteci-sözcü ilişkileri ve seçim öncesi kampanya sürecindeki medya stratejileri yeniden mercek altına alınmış durumda.

Sonuç olarak, Karoline Leavitt’in basit bir soruya verdiği “annen seçti” yanıtı, yalnızca kişisel bir çıkış değil, siyasi iletişimdeki tonun giderek sertleştiğinin bir göstergesi olarak yorumlanıyor.
Hem medya çevrelerinde hem de uluslararası gözlemciler tarafından yakından izlenen bu gelişme, Trump yönetiminin yeniden seçilme yolunda nasıl bir iletişim stratejisi izleyeceğine dair ipuçları veriyor.