Cumhuriyet Halk Partisi, 39. Olağan Kurultayı’nı “Şimdi İktidar Zamanı” sloganı eşliğinde tamamladı. Özgür Özel, geçerli 1333 oyun tamamını alarak yeniden genel başkan seçilirken, Parti Meclisi (PM), YDK ve BKSP listeleri de delegeden firesiz geçti. Ancak ortaya çıkan yeni tablo, CHP’nin stratejik yönelimleri kadar yapısal zayıflıklarını da gözler önüne seriyor.
Ekonomide “Ağır Sıklet”, Dış Politikada Seyrek Kadro
Yeni PM’de ilk bakışta göze çarpan, ekonomiye verilen ağırlık. Vergi uzmanı Ozan Bingöl, Gelecek Parti kökenli ekonomistler Kerim Rota ve Serkan Özcan, ekonomist Güldem Atabay ve eski TÜRMOB Başkanı Emre Kartaloğlu… CHP’nin uzun süredir geniş toplum kesimlerine güçlü bir ekonomik program sunamadığı yönündeki eleştiriler düşünüldüğünde, bu tercih rasyonel görünüyor. Özel’in MYK’yı tamamen listesine dahil ederek kurultaya gitmesi de ekonomide daha teknokratik bir çizgi izleyeceğinin işareti.
Ancak aynı güçlenme, dış politikada karşılığını bulmuyor. Şam düşerken Esad’la görüşülsün önerisini dillendiren Özgür Özel’in o günlerde aldığı eleştiriler hâlâ hafızalarda. Bugün ise yeni PM’de hatırı sayılır bir dış politika uzmanı yok, kadro ağırlıklı olarak ekonomi, sosyal politika ve örgüt siyasetinden geliyor. AK Parti’nin dış politikayı ittifak siyasetinin merkezine yerleştirdiği bir dönemde, CHP’nin vitrine hâlâ zayıf figürler koyması dikkat çekici.
Kemalizm Hassasiyeti ve Toplumsal Temas Sorunu
PM’nin yeni bileşiminde bir diğer kritik mesele, bazı isimlerin temsil ettiği aşırı Kemalist hassasiyetin partiye nasıl yansıyacağı. Bu eğilim, CHP’nin son yıllarda yakalamaya çalıştığı genişleme hattında zaman zaman fren etkisi yaratıyor. Siyaset bilimci Barış Övgün’den akademisyen Şule Özsoy Boyunsuz’a uzanan geniş bir yelpazede “seküler-kimlikçi” çizgi hissediliyor. Özel’in, partiyi daha kapsayıcı bir dil ve daha geniş bir toplumsal temas hattına taşımak istediği biliniyor. Ancak bu kadro, hem muhafazakâr hem Kürt seçmenle kurulmak istenen ilişkiyi yer yer zorlaştırabilir.
Stratejik Açılım mı, Yamalı Kadro mu?
Gelecek Partisi kökenli Kerim Rota, DEVA kökenli Evrim Rızvanoğlu, Demokrat Parti geçmişinden Salih Uzun… CHP’nin yeni PM’si, Millet İttifakı döneminin küçük ortaklarından izler taşıyor. Bu, iki şekilde okunabilir:
Stratejik genişleme: CHP, “ittifakı bitiren ama temasları sürdüren” bir kadro mimarisi kuruyor.
Siyasi yamalama: Parti, ideolojik bütünlüğü gevşetme pahasına geniş tabanı hedefleyen bir “herkes için bir sandalye” stratejisine yöneliyor.
Bu tercihin seçim dönemine nasıl yansıyacağı, Özel liderliğinin en kritik sınavlarından biri olacak.
Yeni Yüzler, Eski Gölgeler
PM seçiminde en yüksek oyu alan ilk isimlerin başında Polat Şaroğlu ve Ozan Bingöl geliyor. Bu tablo, delegasyonun ekonomi ağırlıklı mesajını bir kez daha teyit ediyor. Öte yandan Arif Sağ’ın oğlu Tolga Sağ’dan eski bürokratlara, akademisyenlerden genç siyasetçilere uzanan geniş bir çeşitlilik söz konusu.
Ancak dikkat çeken bir diğer unsur şu: Mevcut PM’den önemli sayıda isim yeni dönem için aday olmadı. Bu durum, Özel’in kontrolünün güçlendiği ama partide sessiz bir kadro devrinin yaşandığı izlenimini veriyor. “Her şey çok güzel olacak” sloganıyla simgeleşen Berkay Gezgin’in de aday olmaması, 2019 ruhunun artık geride kaldığının göstergesi.
Kadro Bu Yükü Taşıyabilir mi?
Özgür Özel’in kurultay kürsüsünden verdiği “Bu muhalefetteki son kurultayımız, 40. Kurultayı iktidarda yapacağız” mesajı, liderliğinin tonunu net koyuyor. Ancak bunun için dış politika, Kürt meselesi, muhafazakâr kesimlerle temas, sosyal yardımlar ve yeni belediyecilik vizyonu gibi büyük dosyaların her biri için güçlü, uzman ve toplumsal karşılığı olan bir vitrine ihtiyaç var.
Ekonomi kadrosu bu ihtiyacı karşılayabilecek kadar güçlü görünürken, dış politika ve toplumsal temsil başlıkları hâlâ CHP’nin yumuşak karnı olarak duruyor.
Yeni PM, CHP’nin önümüzdeki dönemde ekonomiye ağırlık vereceğini, teknokratik bir çizgiye yöneldiğini ve iktidar iddiasını güçlendirmek istediğini gösteriyor. Fakat dış politika eksikliği, aşırı Kemalist hassasiyetlerin yarattığı potansiyel toplumsal temas sorunları ve ideolojik bütünlükteki gevşeme, Özel yönetiminin taşıması gereken önemli riskler olarak masada duruyor.
CHP, bu yeni kadroyla gerçekten “iktidar kurultayına” doğru yürüyebilir mi? Bunun yanıtı, sadece bu listede değil; listedeki isimlerin sahaya, seçmene ve topluma nasıl dokunacağına bağlı olacak.