Dört mezarın yan yana dizilişi, bir ailenin İstanbul’da başlayıp aynı gün sona eren hikâyesinin sessiz ağıdı gibi duruyor. Kazılan her mezar, Böcek ailesinin bir gecede dağılan yaşamından geriye kalan son izlere işaret ediyor. Küçük Kadir ile Masal’ın isimleri, yanlarında yatacak babalarınınkiyle birleşerek toprağa ağır bir masal fısıldıyor. Anne Çiğdem’in mezarı, çocuklarına kol kanat geremediği o son ana dair derin bir sızı taşıyor. Servet Böcek için kazılan dördüncü mezar, geriye kalan hiçbir şeyin tamamlanamayacağını hatırlatıyor. Bu dört sessiz taş, bir aileyi değil, bir anda yok olan bir geleceği gömüyor.

