Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, 2025 seçimlerine yönelik iddialı açıklamalarıyla gündeme damga vurdu. Katıldığı özel bir röportajda konuşan Özel, “CHP yapılacak ilk seçimde birinci parti olamazsa siyaseti tamamen bırakacağım” diyerek adeta siyasi kariyerini ortaya koydu.
Bu çıkışıyla parti tabanında ve kamuoyunda dikkatleri üzerine çeken Özel, “Kaybedilmiş seçimin şarkısını bile terk etmek gerekir” sözleriyle, eski alışkanlıkların ve siyasi tavırların değiştiğini vurguladı.
Yeni CHP Vurgusu: “Gizli Danışman Yok, Şeffaf Kadro Var”
Özel, partisinin yönetim modeline de açıklık getirerek, geçmişte alışılmış yöntemleri terk ettiklerini söyledi. “Kayıt dışı siyaset yok. Kimle çalışıyorsak herkesin bilgisi dahilinde” diyerek, CHP’nin artık daha kurumsal, ölçülebilir ve denetlenebilir bir yapı oluşturduğunu aktardı.
CHP'nin danışman kadrosunu açık şekilde kamuoyuna duyurduğunu ve parti içi denetime büyük önem verdiklerini belirten Özel, yapılan tüm saha çalışmalarında eleştirileri doğrudan dikkate aldıklarını ifade etti.
“CHP Gelirse Gerginlik Yerini Umuda Bırakacak”
CHP lideri, toplumun partisine duyduğu güveni artırmak için stratejik bir dönüşüm içinde olduklarını dile getirdi. “Vatandaş ‘CHP gelirse ülkeyi yönetebilir’ desin istiyoruz” diyen Özel, hedeflerinin yalnızca seçimi kazanmak değil, seçimin ardından etkili bir yönetim sergilemek olduğunu söyledi.
Özgür Özel'e göre vatandaş artık, CHP'nin iktidara geldiği bir senaryoda hem gerginliklerin azalacağını hem de dış politikada daha akılcı adımlar atılacağını düşünüyor.
Ekonomiye Odaklı Yeni Strateji: “Yüzde 70 Vurgu Değişti”
Seçim atmosferinde parti söyleminin ciddi biçimde değiştiğini belirten CHP lideri, önceki dönemde mitinglerin büyük kısmının özgürlük temalarıyla geçtiğini, ancak şu anda konuşmaların yüzde 70’inin ekonomi eksenli olduğunu açıkladı.
Özel ayrıca, her miting sonrası yapay zekâ destekli analizler ile kamuoyu eğilimlerini takip ettiklerini ve bu verilere göre strateji belirlediklerini söyledi. AK Parti’nin algı operasyonlarına karşı ise “karşılıklı suçlama dili yerine, çözüm odaklı bir yaklaşım” benimsediklerini vurguladı.
